Öne çıkan

Kuzey Amerika Yerlileri (Seyyar Yaşam Tarzı)

     Kuzey Amerika yerlileri mimariyi halkın barınması için bir araç olarak görmenin yanında , kendilerinin yeryüzü ile gökyüzü arasındaki konumlarının sembolik bir temsili olarak da değerlendiriyorlardı. Kuzey Amerika aşırı uçta farklılık gösteren çevre koşullarına sahip geniş alanı kapsamaktadır. Her bölgenin halkı, yaşadıkları topraklarda ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bir mimari tarz benimseyerek çeşitli yapılar inşa etmenin yollarını bulmuştur. Büyük Düzlükler ve Büyük Göller bölgesindeki kabileler göçebeydi, bu sebeple konut mimarileri de taşınabilir cinstendi. Bu kabileler, tekrar kullanılabilen malzemelerden kolayca monte edilebilir yapılar oluşturdular. Güneybatıda ise, kimi zaman topraktan oyma ya da karşı koruma sağlayan alanların geliştirilmesiyle oluşturulmuş daha kalıcı yapılar meydana getirilmiştir.

TİPİ

Büyük düzlüklere yayılmış olan kabileler, tipi adı verilen portatif evleri tercih ediyorlardı. Bu alanlarda, gıda ve barınma da dahil olmak üzere daha birçok başka bakımdan bel bağladıkları hayvanların göçlerini takip ediyorlardı. Arapaholar, Komançiler (Anavatanları Comancheria olarak bilinen ve günümüz New Mexicosu’nun doğusu, güney Kolorado, güney Kansas, Oklahoma’nın tamamı ve kuzey ve güney Teksas’ın büyük bölümünü kaplayan topraklardır.), Karaayaklar ( Daha çok Kanada’da Alberta eyaletinde, çok az bir kısmı da Amerika Birleşik Devletleri’nde Montana eyaletinin kuzeybatısında yaşayan Algonkinlerden Kızılderili halkı.), Şayenler, Apsalokeler hep bu portatif evleri tercih ediyorlardı. Tipinin içindeki hava sıcak ve soğuk olacak, içinde yaşayanları rüzgar ve yağmurdan koruyacak şekilde gerekli ayarlamalar yapılabiliyordu. Kabile üyeleri bir demet sırığı koni biçiminde yerleştiriyorlardı. Daha sonra duvarları oluşturmak üzere iskeletin üzerine bizon derisi geçiriliyordu. Duvar yalıtımının olması ayrıca hane halkının içeride yaktığı ateşin yaydığı sıcaklığın dışarı çıkmasını önlüyor, duman da tipinin tepesinde bulunan bir delikten dışarı çıkabiliyordu.

     Tipiler basit olmakla birlikte olağanüstü yapılardır. Hane halkı rüzgara karşı ek koruma sağlamak üzere tipiyi aşağı doğru çekerek konik şekli daha düz hale getirebiliyordu. Sıcak yaz aylarında, havalandırma amacıyla arkaya doğru toplanabilen  bizon derilerinin üzerleri bazen rüyaları ya da spritüel gelenekleri temsil eden renkli resimlerle süsleniyordu.

     Tipilerin illa tek bir aileye ait olması gerekli değildi. Bazıları öyle büyük olabiliyordu ki, bunların etrafını örtebilmek için otuz tane bizonun derisi gerekebiliyordu. Kabileler göçe başladığında, tipi sökülüp toplanarak at sırtında taşınıyordu.

WİCKİUP

     Kuzeydoğuda ve kuzeybatı düzlüklerinin bazı bölgelerinde wickiup ya da wigwam denilen Kızılderili çadırları popülerdi. Bu çadırlar da tipiye benzer yapılardı. Toprağa ağaç dalları çakılıyor ve bu dallar üst kısımda bir kubbe oluşturacak şekilde eğiliyordu. Wickiup’ın eğimli iskeleti daha ufak dallar ve samanla ya da geniş ağaç kabuklarıyla kaplanıyordu. Kubbe yapısı wickiup’ı rüzgara karşı sağlam kılarken, aynı zamanda büyük miktarda karı da taşımasını sağlıyordu. Bu evler genelde beş buçuk ile altı metre genişliğinde oluyordu.

TOPRAK KULÜBELER

     Büyük düzlüklerde ve doğudaki ormanlık alanlarda yaşayan birçok kabile toprak kulübeler inşa ediyordu. Bu yapı şekli ağaç kütüklerle meydana getirilen bir kolon-kiriş sisteminden ibaretti. Yapı ustaları temeli oluşturmak üzere, yer yüzeyinin birkaç metre altına inen bir çukur kazıyordu ki bu aynı zamanda yapının tabanının zemin hizasında olduğu anlamına geliyordu. Böylece toprağa yerleştirilen kütüklerin dayanıklılığı sağlama alınıyordu. Kütüklere yaslanan direklerle konik bir yapı meydana getiriliyor ve çerçevenin toprakla kaplanmasıyla duvarlar oluşturuluyordu. Binalarda, toprağı sıvamak için dal örgü tekniği kullanılıyordu. Bu toprak katmanı güçlü bir yalıtım sağlıyordu.

CAHOKİA

   St. Louis şehri yakınlarındaki Cahokia büyük ihtimalle Missisippi kültürünün kökenini oluşturmaktadır. Cahokia kültürü Amerika’nın orta batısından güneydoğusuna uzanan topraklarda yaşayan tarım toplumu gruplarından oluşmaktadır. Bu yerleşim yaklaşık 12 kilometrekarelik bir alana yayılmaktaydı ve en yoğun döneminde 30 binlik nüfusu barındırıyordu.

Cahokia’da toprak setler popülerdi ve bunlar şehir işlevi gören bir düzende inşa ediliyordu.  Bu setlere orta batı ve güneyde yer alan birçok bölgede rastlanabilir. Bunların bazıları çok ileri düzey olabiliyordu. Bugün Orta Alabama’da yer alan bu setlerin en ünlüsü olan Monks Mound da topraktan yapılmıştır. Alana piramit şekli verilmiştir.

KULÜBELER

     Kulübeler kuzeybatıda popülerdi. Bu kulübelerin mimarları  kütük çerçeveyi inşa etmek için dairesel kirişler kullanmışlardır. Sedir ağacı kabuklarından yapılmış bağlar, parçaları bir arada tutuyordu ve yapıların üzeri beşik çatılarla örtülüyordu.

ÇUKUR EVLER VE DİĞER BARINAK TİPLERİ

     Yakamalar mağara evler yapmak için 100 ila 150 cm derinliğinde çukurların üzerine kolon-kiriş düzeniyle kalas çerçeveler inşa ediyorlardı. Bu çerçevelerin üzerini örtmek için ise çam iğnelerinden, toprak ve çim halılardan faydalanıyorlardı.

PUEBLOLAR

     Güneybatı kavimleri pueblolar inşa ederlerdi. Bunlar başlangıçta çukur evlere benzer yapıda olsalar da zamanla toprak zemine oturtulan yapılar haline dönüştüler. Pueblo evlerinin zeminleri üzeri toprakla kaplanmış keresteden yapılıyordu. Bu evlere tepede bulunan bir delikten giriliyordu. Duvarlar için kireçtaşı kullanılıyordu.

     New Mexico eyaletinden bin yıllık bir Kızılderili Köiyü olan Taos Pueblo var. Amerikadaki ilk yerleşik halklardan sayılan Pueblo Kızılderililerin torunları bu gün hala Taos Pueblo’da yaşıyorlar. Kurutulmuş çamurdan yapılmış evlerin içlerinde halen köylüler yaşıyor, köyün ortasındaki ortaklaşa kullanılan, çamurdan yapılmış köy fırını aslına uygun muhafaza edilmiş. Köyün içinde internet, elektrik ve musluktan akan su yok.

Kaynakça

Hazırlayan : Şilan Güleş

TEATIHUACAN:GÜNEŞ PİRAMİDİ

HAZIRLAYAN: EMİNE HATUN KOÇ

https://en.wikipedia.org/wiki/Teotihuacan

TEATIHUACAN

Meksika’da Teatihuacan adında görkemli bir antik şehir bulunmaktadır. Bu alan aynı zamanda 200.000 insanın yurduydu. Şehrin merkezinde göklere göklere yükselen piramitler bir ana caddenin etrafında dizilmişti. Bunların yanında yer alan yönetim binaları, seçkinlerin evlerinin kalıntılarını çevreliyor. Şehrin ötesindeki alanda kilometrelerce uzanan o dönemde yaşamış alt tabakadan insanların evlerinin kalıntıları bulunuyor. Bu kocaman metropol, Azteklerin yükselişinden 1000 yıl önce yapılmıştır.

Teatihuacan ismi Azteklerden geliyordu. Bu isim ”Tanrıların şehri” anlamına gelmektedir. Aztek yaradılış hikayesinde zaman ve dünya Teahituacan’da başlamışıtır. Aztekler bu şehrin büyüklüğü karşısında o kadar şaşırmışlar kı tanrılar tarafından yapıldığına inanmışlar.

Deniz seviyesinden yaklaşık 2.000 metre yükseklikte bulunan merkezi Meksika yaylaları, volkanik sıradağlarla çevrili alüvyal ovalar ve göllerle karakterize, özellikle zengin bir doğal ortama sahiptir.

Ilıman iklim ve yıllık ortalama 450-900 milimetre yağış, bölgenin tarım için çok uygun olduğu anlamına gelir.

Kayalar ve mineraller gibi yerel olarak temin edilebilen malzemeler, özellikle obsidiyen, göllerden gelen su, sazlık, tuz, ahşap ve kaktüsler inşaat, aletler, süsleme, yemek hazırlama ve ritüeller için kullanıldı ve günlük yaşamın kalitesini arttırdı.

ŞEHİR PLANLAMASI

https://tr.pinterest.com/pin/543457880015381396/


Teatihuacan şehri , diğer mezoamerikan şehirleri gibi kuzey güney ekseninde hizalanmıştır. Bu hizalama ölüler yolu olarak bilinen yaklaşık 5 km den daha fazla uzanan merkezi arter tarafından açık bir şekilde yapılır. Şehre güneyden girdiğimizde ölüler yolu, bizi şehrin üç ana mimari eseri olan Ciudadela’ya götürür. En güney ucunda Tüylü Yılan Piramidi dahil tapınakları içeren batık bir plaza caddenin aşağısındaki Güneş Piramidi ve en kuzey noktasında bulunan Ay Piramidi vardır. Ay Piramidi’nin uzakta, arkasında piramidi çevreleyen ve mimari ile doğal topoğrafya arasındaki uyumlu ilişkiyi gösteren sönmüş bir yanardağ olan etkileyici Cerra Gordo vardır. Ölüler yoluna dik olan başka bir sokak San Juan Nehri’ni takip ediyor. Bu eksenler, şehir planını yapılandıran ve düzenleyen , kesişen yatay ve dikey koridorların ızgarasını tanımlamaya yardımcı olur. Kentsel ızagara, dini, evsel ve ticari kompleksler için düzen ve şehrin nüfusunun yönetimini destekleyen yapısal bir tutarlılığın kurulmasına yardımcı olmuştur.

Teotihuacan, aslında binaların son derece sembolik bir mekansal dağılımına sahip, titizlikle planlanmış bir şehirdi. Son derece hassas ve standartlaştırılmış bir mimari tarzla merkezi anıtsal bölgeyi oluşturmak için çok gelişmiş yerli mühendislik teknolojileri uygulandı. Mevcut şehir düzeni, Teotihuacan liderlerinin derin matematik ve astronomi bilgilerini kullanarak benzersiz kozmolojilerini ortaya koyduklarını göstermektedir. Dikey olarak hizalanmış şehir düzeni, Mezoamerika’daki çok önemli bir ritüel döngüsüne karşılık gelen 260 gün arasında 12 Ağustos ve 30 Nisan’daki gün batımının yönüne göre yönlendirildi. 12 Ağustos, günümüz dünyasının ilk günü olan Mezoamerika’da da önemliydi. Bu da bizi şehrin 260 günlük ritüel takviminin önemini vurgulayan bir kozmogoni üzerine kurulduğuna inanmaya götürüyor. Mimari inşa etmek için kullanılan ölçüm birimi üzerine yapılan son çalışmalar, Teotihuacan liderlerinin şehir düzeninde kozmolojik önemi kodladığını gösteriyor. Bu çalışmanın sonuçlarından biri, şehrin görünüşte 83.0 cm’ye karşılık gelen bir ölçü birimi kullanılarak planlanıp inşa edildiği ve büyük piramitlerin boyutlarının veya aralarındaki mesafelerin Güneş, Ay, Venüs ve Mezoamerikan döngülerini yansıttığıdır.Bunlar arasında en önemli döngü 260 günlük ritüel döngüsüdür.

GÜNEŞ PİRAMİDİ

http://wanderingtrader.com/travel-blog/pyramid-sun-teotihuacan-mexico/

Güneş Piramidi şehirdeki piramitler arasında en eskisi ve en büyüğüdür. Eski Amerikalılar bu uçsuz bucaksız mabedi İsa’nın henüz sağ olduğu dönemlerde yapmışlar. Yapının güneş tanrısına adandığı söyleniyor. Eski meksikalı rahiplerin göksel takvimin en önemli dönemlerinde piramide tırmandıklarında güneş tanrıya daha da yaklaştıklarına inanıyorlardı.

Güneş Piramidi dünyanın üçüncü en yüksek piramididir. Şimdi yüksekliği 64.5 metre ve 5 kattan oluşuyor.Daha önce, Güneş Piramidi’nin yüksekliği 71 metre ve piramidin tepesinde bir tapınak vardı.güneş piramidinin tabanının çevresi 894 metredir. 894 ‘ün 71 ve 4 ‘e bölünmesi durumunda, 3.14 elde ederiz. Bu durumda piramit pi sayısı esas alınarak inşa edilmişti ve bu sayının katları şeklinde şekillenmiştir.

Yapıya baktığımızda bu yapı o dönem insanlar için gerçek bir dağı temsil etmiştir. o dönemlerde dağlar içlerindeki mağaralar gibi kutsal sayılıyordu. Piramidin altındaki gizli tünellerin, insanların ortaya çıktığına inanılan mağaraları temsil eder ve bu yapı da bir dağı temsil eder. Piramidin konumu da bu teoriyi desteklemektedir.Piramidin hemen arkasında devasa bir dağ var. Güneş Piramidi’nin ana hatları ve bu dağ mükemmel bir şekilde eşleşiyor.

https://tr.pinterest.com/pin/500392208603869351/

Güneş Piramidinin toprak çekirdeği, üst üste binmiş iki mimari aşama gösterir: her kenarı kabaca 215 metre olan bir kare platform ve daha öncekini neredeyse tamamen kaplayan bir diğeri.

Yarı kenarlı platform, piramidin birinci ve ikinci aşamalarına karşılık gelen en az dört inşaat aşamasına sahipti. Güneş Piramidinin ilk aşaması, MS 200 civarında inşa edilen merkezi anıttı.

Sonraki Miccaotli aşamasında, ana cephe kısmen merkezi olarak konumlandırılmış kedi görüntüleri ile yarı kenarlı platformla kaplandı (Millon 1973).

Piramit, Xolalpan aşaması sırasında genişletildi ve yaklaşık olarak 224 metrelik kare tabanıyla 64 metre yüksekliğinde ölçüldü. Güneş Piramidi ile ilişkili ideolojik nitelikler veya işlevler hakkındaki veriler kıt olmasına rağmen, yönetim ve yöneticilerin varlığına ilişkin sağlam veriler piramidin içinden elde edilir.

Aztekler imparatorlukları sırasında birçok piramit inşa ettiler. Aztek piramitleri, tepelerinin düz olması dışında Mısır piramitlerine çok benziyordu. Bu piramitlerin düz üst kısımları kurbanlar için kullanılmış, iç kısımları boyanmış ve heykellerle süslenmiştir. Merdivenlerinin her biri astronomik etkilere sahip olan on üç basamağı vardı.

https://medium.com/@sahana.singh/teotihuac%C3%A1n-pyramids-where-sun-moon-and-death-come-together-3f565a80590a

Diğer piramitlerde olduğu gibi Güneş Piramidi de oldukça tanınan ”talud-tablero” profilidir.Mezoamerika’da mimari porfiller, batı mimarisindeki sütunların düzenleri kadar işlev görüyordu.

Güneş Piramidi’nin şeklini veren kat kat taş ve sıvadır. Milyonlarca ton toprak ve kum kat kat yığılmış durumda. Dışında şehrin 60 metre üstünde yükselen zirvesine giden, 248 kesme taştan basamak bulunuyor.

Güneş Piramidi’nin tüm üst seviyesini kaplayan masif, granül mika tabakası vardır. Bir bilim adamı ,Yüksek verimli bir enerji iletkeni olan mikanın,uzun dalga boylu göksel radyasyonlar için bir alıcı cihazın parçası olarak kullanılabileceğini öne sürdü. Gelen göksel enerji, piramidin muazzam kütlesi ve kutsal geometrik yapısı tarafından ele geçirilebilecek ve piramidin altındaki yılan benzeri mağaraya odaklanacaktı. Yılın herhangi bir zamanında insan kullanımına açık olan bu enerji, güneş, ay ve yıldız döngüleri içindeki belirli dönemlerde özellikle yoğunlaşacaktır.

Piramidin taşlarına pigment analizi yapıldığında taşların yapıldığı zamanda parlak kırmızıya boyandığını gösteriyor. Özellikle Tüylü Yılan Piramidi başta olmak üzere bu piramitler insan kurban etmek için kullanılıyordu. Altlarındaki tünellerde ritüeller yapıp buraya kurbanlarını gömüyorlardı. Piramidin kırmızıya boyanması, yapının sürekli kana boyanmış gibi görünmesini sağlamak içindir. Böylece tanrıları göklerden onlara baktıklarında memnun olacaklarını düşünüyorlardı.

KAYNAKÇA:

https://study.com/academy/lesson/architecture-of-teotihuacan-pyramid-of-the-sun-avenue-of-the-dead.html#:~:text=The%20structure%20is%20a%20step,a%20mountain%20of%20a%20structure.

https://www.khanacademy.org/humanities/art-americas/early-cultures/teotihuacan/a/teotihuacan

https://sacredsites.com/americas/mexico/teotihuacan.html

https://www.britannica.com/place/Pyramid-of-the-Sun

https://www.smithsonianmag.com/history/discovery-secret-tunnel-mexico-solve-mysteries-teotihuacan-180959070/

CHİCHEN ITZA

Şilan Güleş

  • Chichen Itza piramidi (M.Ö. 800 öncesi) Yucatan Yarımadası, Meksika

  Chichen Itza, Maya medeniyetinin ekonomik ve politik merkezi olarak hizmet vermiş en meşhur Maya tapınak sitesidir. Değişik yapıları –Kukulkan piramidi, Chac Mol Tapınağı, Bin Kolonlar Geçidi, Tutukluların Oyun Sahası – bugün dahi harikulade bir mimari alan ve mekân düzenleme göstergesi olarak kendini göstermektedir. Piramidin kendisi Maya tapınaklarının en sonuncusu hiç şüphesiz en büyüğüdür.

Chichen Itza’daki kalıntıların kısmen Toltekler’e, kısmen Mayalar‘a ait olduğu sanılmaktadır. Burada her iki kültüre ait motifler görülmektedir. Buradaki en dikkat çeken bina El Castillo (Kale) denilen yerdeki piramidal tapınaktır, 9 katlı ve dört tarafından 91 basamak yükselen bir piramit olup, daha eski bir piramidin üzerine inşa edilmiştir.

Bu piramitte yılın günleri ve ayları basamakların ve terasların sayısıyla temsil edilmektedir. Dört yöne yönelik olarak yapılmış olan merdivenlerin ilkbahar ve sonbahar gündönümleriyle ilgili bir rol oynadığı da düşünülmektedir. Güneşin açısıyla oluşan gölgeler, merdivenin alt ve üst kısımlarında başı ve kuyruğu olan ilah tüylü yılanın yeniden canlanışını ve yükselişini simgelemektedir. Bölgedeki diğer kalıntılar, bir gözlemevi ve birkaç mezarın bulunduğu bir piramittir. 52 heykelin bulunduğu diğer piramidin Maya-Toltek takvimindeki 52 zamanı temsil ettiği sanılmaktadır. Kentin 14.yy.’da bilinmeyen bir nedenle terkedildiği sanılmaktadır.

  • Piramidin dört cephesinin her birinde 91 basamak yer alır. Böylece 4×91’le bulunan 364 sayısına en tepedeki düzlük de +1 olarak eklendiğinde yıldaki günlerin sayısı olan 365 sayısı ortaya çıkar.
  • Aynca, piramidi yönlendirme ve inşa etme tercihleri sayesinde, ilkbahar ve sonbaharda ekinokslarının gerçekleştiği anlarda, güneş ışınları, piramidin çıkıntıları sayesinde, merdiven basamaklarının dibinde bulunan iki yılan başı yontusunun “S’ler çizen bir gövde uzantısı” oluşacak şekilde bir gölge oluşturmasını sağlar.
  • Bu yılan, piramidin tepesindeki bir tüylü yılan oymasından anlaşılabileceği gibi, Kukulkan adıyla bilinen ilah tüylü yılandır. Yılanın vücudunun gökcisimlerinin yörüngelerinin şeklini alabilmesi, yani S’ler çizebilmesi özelliğinden ötürü Mayalarda göksel bir sembol olarak seçilmiş olduğu düşünülür.

KAYNAKÇA

MAYA KENTİ UXMAL NUNNERY(RAHİBE) DÖRTLÜSÜ

HAZIRLAYAN : LEVENT ÜCEBAKAN

Uxmal, “Üç kez inşa edilen” anlamına gelir. Efsaneye göre; kentin ilk kralı, Itzamna adında büyücü bir cüce tarafından alt edildi. Uxmal’ı alan büyücü bir gecede kentin en yüksek yapısını (Günümüzde Kâhin Piramidi olarak da bilinen) inşa ederek kral oldu. Dünya Mirası olan Uxmal, en iyi restore edilen ve korunmuş arkeolojik parklardan biri, Puuc mimarlık ve inşaatının muhteşem örneklerine ev sahipliği yapmaktadır. Uxmal ana kalıntıları 150 dönümlük bir alanı kaplamakta, konut alanları bu bölgenin çok daha ötesine yayılır. Uxmal’ı orman ile çevrili otsu bir savana kaplar ve yapılar tepelik manzaranın farklı yüksekliklerine uyarlanmıştır.

Uxmal, MS. 850 – 950 arasında gelişerek bölgesel devletinin başkenti olmasına rağmen bu bölgedeki yerleşik yaşamın MÖ. 800’e kadar geri gittiği düşünülmektedir. Zirvedeyken yaklaşık 25,000 tahmini nüfusu vardı ve Yucatan Yarımadası’nın en büyük kentlerinden biriydi. MS. 1000’li yıllardan sonra kentte tüm büyük inşaatlar durdu ve İspanyollar geldiğinde neredeyse terk edilmişti. İspanyollar burada yeni bir kent inşa etmediler ve kısa bir süre sonra da terk edildi.

“Puuc” kelimesi, Maya “tepelik ülke” teriminden türetilmiştir. Bu isimle Uxmal çevresindeki alanda yer alan, Puuc bölgesi veya Puuc tepeleri ifade edilir. Puuc ismi aynı zamanda bu tepelerdeki antik Maya sitelerinin mimari tarzını belirtmek için de kullanılır. Puuc mimari yapıları beton temel içine yerleştirilmiş özenle kesilmiş taş kaplama ile dekore edilmiştir. Bu birbiri üstüne yığılmış taş kullanılıp sıvayla düzenlenen önceki yöntemin üzerinde bir gelişme idi. Bu gelişmiş inşaat yöntemi, biraz daha büyük ve daha istikrarlı iç odalara izin verdiği gibi, Uxmal’ın bin yıllık binalarının çoğunun mükemmel durumda olmasına imkan tanıdı. Puuc mimari yapıları aynı zamanda, sade alt bölüm ve zengin süslemeli üst bölüme sahiptir. Binalarda kullanılan en yaygın işlemeler, yılanlar ve yağmur tanrısı Chac maskeleridir.

MS. 900’lü yıllarda birçok Maya şehirlerini etkileyen çöküşü yaşamayan kent, MS. 9 ve 10. yüzyıllarda anıtsal binalarının yapımına girişti ve çok büyük bir Puuc kenti oldu. Diğer birçok Maya kentin aksine Uxmal geometrik bir şekilde değil, Venüs’ün konumu ve yükselmesi gibi astronomik olaylara göre düzenlenmiş ve sitenin topografyası da buna uyarlanmıştır. Yapıların çoğunluğu Puuc mimari tarzındadır. Puuc mimarisinin temel özelliği bina cephelerinin iki yatay elemana bölünmesidir. Alt kısım sade iken üst kısmı estetik bir tarzda çok zengin sembolik motiflerle üslenmiş, özgün parçalar mozaik bir form oluşturur. Kapı üstlerinde ve köşelerde, Chaac yağmur tanrısının başını temsil eden heykeller vardır.

Uxmal yapılarının tasarım, düzen ve süslemesi geç Maya sanat ve mimarlığının doruğunu temsil eder. Yapıların ikonografi zenginliği, karmaşık Maya kozmogoninin somut ve çevresiyle gerçekleştirdiği samimi ilişkilerin ifadesidir. Anıtların büyüklüğü ve Uxmal’da bulunan mimari tarzın ihtişamı, bu şehri Maya uygarlığının ekonomik ve sosyo-politik gelişimin bir başkenti olarak önemini gözler önüne sermektedir. Tarihi harabeler, 1996 yılında Dünya Mirası ilan edilmiştir.

En önemli yapılarından bazıları; Büyücü Piramidi, Rahibeler Dörtgeni, Vali Sarayı, Kaplumbağaları Evi, Futbol Sahası.

BÜYÜCÜ PİRAMİDİ
BÜYÜCÜ PİRAMİDİ VE RAHİBELER DÖRTLÜSÜ
BÜYÜCÜ PİRAMİDİ RAHİBELER DÖRTLÜSÜ VE KAPLUMBAĞALAR EVİ

RAHİBELER DÖRTLÜSÜ

Büyücü Piramidinin batısında Nunnery Quadrangle , 74 ayrı odalı dört dikdörtgen binadan oluşur. Öğrenciler, rahipler veya askerler için bir saray veya konut olabilirdi. Dörtgenin dört tapınak tarafının her biri Chac figürleriyle süslenmiştir. Merkez avlu, 260 x 212 fit (79 x 65 metre) boyutlarındadır. 

DÜZEN VE DÜZENLEME

Bu mimari kompleks, büyük bir avlu etrafında düzenlenmiş farklı platformlar üzerinde dört yapıdan oluşmaktadır. Her cephe, kozmogonik kavramları ve güçlü bir bereket kültünü çağrıştıran farklı tanrılarla ilgili tasarımların bir kombinasyonunu sunar.

Cepheler, kafes, sütunlar, kulübeler, yağmur tanrısının maskeleri, iki başlı yılanlar, baykuşlar, Venüs gezegeninin sembolleri, geometrik öğeler ve ayakta ya da çıplak ve bağlanmış insan figürleri gibi zengin bir dekoratif motif kombinasyonu sunar.

TASARIM VE AHENK

Armoni, öğelerin ayarlamalarındaki güzellik ve uygunluktur. Bu da, bir yapıtın öğeleri, genişliklerine uygun bir yükseklikte, uzunluklarına uygun bir genişlikte, kısacası tümüyle bakışımlı olduğu zaman gerçekleşir.

İspanyolların manastıra olan benzerliği nedeniyle “Rahibe manastırı” adını verdikleri 74 odalı dörtgen hükümet binası büyük olasılıkla Uxmal’da yaşayan insanların sosyalleşmesi için ana yerdi. Binaları çevreleyen avluda muhtemelen şifacılar, şamanlar, rahipler, astrologlar, askeri eğitim vb. öğrenme yerleri vardı. Ortadaki geniş avluda ayinler yapılırdı. Bu binanın üst duvarları çok işlemeli, yağmur tanrısı Chac’ı sembolize eden kabartmalar varken, altı daha sade cilalıdır (Puuc stili). Mayaların en korktuğu doğa olayı kuraklıktır, bu nedenle yağmur tanrısı Chac en önemli Tanrı. Bir diğer kabartmada tüylü yılan, bazen bir duvarı boydan boya kıvrılarak geçen bu yılan kutsal gücü sembolize eder. Bazen yılanın açık olan ağzından bir insan başının çıktığı görülüyor; bu da başka bir dünyadan gelen bir yaratığın insanların dünyasında ortaya çıktığını anlatıyormuş

KUZEY BİNASI
GÜNEY BİNASI
DOĞU BİNASI
BATI BİNASI

DAYANIKLILIK, UYGUNLUK VE ESTETİK

Hiyeroglif yazıtların çoğu, alışılmadık şekilde tek bir platform üzerinde gruplanmış bir dizi taş stel üzerindeydi. Steller şehrin eski hükümdarlarını tasvir ediyor. Antik çağda kasıtlı olarak kırıldıklarına ve devrildiklerine dair işaretler gösteriyorlar; bazıları yeniden dikilip onarılmıştır.

Rahibe Manastırı yine alt tarafı oldukça sade taşlarla yapılı iken üst kısımları oldukça süslü işlemeli taşlarla yapılıdır.Estetik açısından ele aldığımızda belli sınırları olan ve bir dili yansıtan bu özellik estetik kaygısının varlığını göstermektedir.

Yapı incelendiği zaman görülen bir diğer ilginç özellik ise kapı içlerinde görülen kırmızı el izleridi.Mayalar yapılarının kaba işleri bittikten sonra dışını renkli bir boyalı bir sıva ile kaplıyorlarmış, sarayın yapımında çalışan işçiler bu sıva öncesi ellerini boyaya batırıp kendilerinden iz bırakmak adına kapı içlerine el izlerini bırakmışlardır.

Mayaların en korktukları olay kuraklık olmasından dolayı yağmur tanrısı Chaac onlar için en önemli tanrıdır.Bu nedenle hemen her yerde kabartmasını görmek mümkündür.Gözü sembolize eden iki adet yuvarlak, ağza ve dişlere benzeyen şekillerdir.

Malzeme olarak stelalar yani taşlar kullanılmış.Bu taşlar çok dayanıklı ve işlenmiş bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.Yüzyıllar boyunca günümüze kadar gelmesinin en büyük sebebi malzemelerin kusursuz kullanılmış olması ve dayanıklılığıdır.

RAHİBELER DÖRTLÜSÜ GECE AYDINLATMASI

KUKULKAN PİRAMİDİ, ‘EL CASTİLLO’

FATIMA ÇINAR

El Castillo, İspanyolca “kale” anlamına gelir. Kukulkan Tapınağı (veya sadece Kukulkan olarak) olarak bilinir, Chichen Itza arkeolojisinin merkezine hâkim olan bir Mezoamerikan basamak piramididir. Kolomb öncesi Maya uygarlığı tarafından MS 8. ve 12. yüzyıllar arasında inşa edilen piramit, Aztekler ve diğer merkezi Meksika kültürleri tarafından bilinen bir tanrı olan Quetzalcoatl ile yakından ilişkili Yucatec Maya Tüylü Yılan tanrısı için bir tapınak görevi görmüştür.

https://www.britannica.com/place/Chichen-Itza#ref250958

Tapınak kısmı dahil yüksekliği 30 metre olan El Castillo’nun taban boyutu ise 55,3 metre. Bu boyutuyla Maya tapınaklarının en büyüğü olan yapı, aynı zamanda son inşa edilen tapınak olma özelliğini de taşıyor. 9 katlı olarak inşa edilen ‘El Castillo’, dört tarafındaki 91’er basamaklı merdivenle tepe noktasındaki tapınağa ulaşılabilecek şekilde inşa edilmiştir.

Bu rakamlar da tesadüfü değil ve piramitte yılın günleri ve ayları, basamakların ve terasların sayısıyla temsil edilmekte. Merdivenlerin dört tarafta da olmasının dört mevsime gönderme yapmak için tasarlandığı tahmin ediliyor. El Castillo’yu ilginç kılan diğer özellikler ise şöyle: Kuzey’deki basamakların iki yanında bulunan büyük tüylü yılan başı heykelleri yılın belirli zamanlarında form değiştiriyor. İlkbahar ve sonbahar gündönümlerinde, basamaklı katların köşesinden kuzey yönündeki basamaklara vuran gölge, güneşin hareketiyle birlikte yavaş yavaş, alt taraftaki yılan başı heykeline kadar yukarıdan aşağı uzanan bir yılan görünümü veriyor. Mayalar döneminde, Kukulkan (tüylü yılan) tanrısının bu şekilde yılda iki kere yeryüzünü ziyarete geldiğine inanılıyordu.

https://insanveevren.wordpress.com/2011/05/11/chichen-itza-el-castillo-kukulkan-piramidi/

Yukarıda bulunan fotoğrafta inşaatın yapılırken ne kadar simetrik yapıldığını ve sadece Maya Kültürüne ait birçok özelliğin inşaat sırasında yerine getirildiğini göstermektedir.

1 * Merdivenler konulan 9 adet tacın nasıl merdivenlere dağıtıldığı ve 18 taç yeri oluşturulduğu. Maya Takvimindeki Ay âdeti kadar.

2 * Merdivenlerin her iki kenarındaki 26 şar adet beton dikdörtgen paneller. Her Taç’a üç veya dört tane dek gelecek şekilde. Ona diğer elli iki paneli de ilave edince Bir Maya dönemindeki sene sayısı çıkmaktadır.

3 * Piramidin dört tarafında 91 er basamaklı birer merdiven var 91 x4 : 364 birde dört merdivenin tepelerinin bittiği ve piramidin tepesini ilave ederseniz 365 eder. Bir senedeki gün sayısı

4 * Piramidi inşa ederken yerdeki platform ile piramidin tepesi arasında 18 derecelik açı vardır bu da Maya takvimindeki bir senedeki ay adedi kadar.

Kukulkan Tapınağı, su dolu bir çukur ya da obruk olarak etiketlenmiş bir boşluğun üzerinde yer almaktadır. Son arkeolojik araştırmalar, daha erken bir inşaat aşamasının merkezden ziyade güneydoğu cenoteuna daha yakın konumlandığını göstermektedir. Cenote’a olan bu özel yakınlık, Mayaların cenotların varlığından haberdar olabileceğini ve onu dini inançlarını kolaylaştırmak için kasıtlı olarak orada inşa etmiş olabileceğini göstermektedir.

https://en.wikipedia.org/wiki/El_Castillo,_Chichen_Itza#/media/File:Kukulcan-Temple-Chichen-Itza-south-side-2016-Luka-Peternel.jpg

Kapsamlı kazı çalışmalarından sonra, Nisan 1935’te piramidin içinde çivileri, dişleri ve sedef kakmalı gözleri olan bir Chac Mool heykeli bulunmuştur. Keşfin yapıldığı odaya “Adaklar Salonu” veya “Kuzey Odası” lakabı takıldı. Bir yıldan fazla süren kazılardan sonra, Ağustos 1936’da ilkinden sadece birkaç metre uzaklıkta ikinci bir oda bulundu. Arkeologlar, “Kurban Odası” olarak adlandırılan bu odanın içinde arka duvara yerleştirilmiş iki paralel insan kemiği sırası ve kırmızı bir jaguar heykeli buldular. Her iki insan kalıntısı yatağı da kuzey-kuzeydoğu yönünde bulundu. Araştırmacılar, yaklaşık 33 m (108 ft) genişliğinde, dış piramide benzer şekilde şekillendirilmiş, dokuz basamaklı ve 17 m (56 ft) yükseklikte, Chac Mool ve Chac Mool’un bulunduğu tapınağın tabanına kadar bir iç piramidin olması gerektiği sonucuna varmışlardır. Taht odası olarak tanımlanan odada taht gibi görünen bir şey (“Kırmızı Jaguar” olarak anılır) keşfedildi. Jaguar tahtının daha önce çakmaktaşı ve yeşil taş disklerle süslendiği varsayılıyordu, ancak son araştırmalar jaguarın ritüel önemi açısından oldukça sembolik ve değerli malzemelerden oluştuğunu belirledi.

https://en.wikipedia.org/wiki/El_Castillo,_Chichen_Itza#/media/File:Trono_de_Jaguar_en_El_Castillo,_Chichen_Itza.jpg
https://tr.123rf.com/photo_64888118_Temple_of_kukulkan,_pyramid_in_chichen_itza,_yucatan,_mexico.html

Bugün Kukulkan Tapınağı, günümüz Meksika’sında en tanınmış ve en çok ziyaret edilen Kolomb öncesi yapılardan biridir.

Ek olarak, araştırmacılar 1000 yıllık Kukulkan tapınağının altında devasa bir cenot (düden olarak da bilinir) keşfettiler. Tapınağın altında oluşan düden yaklaşık 82 x 114 fit (25 x 35 metre) ve 65 fit (20 metre) derinliğindedir. Mağarayı dolduran suyun kuzeyden güneye aktığı sanılmaktadır.

Araştırmacılar ayrıca, obruğun tepesinde, piramidin oturduğu yaklaşık 4,9 metre kalınlığında bir kireçtaşı tabakası buldular.

KAYNAKÇA:

https://en.wikipedia.org/wiki/El_Castillo,_Chichen_Itza

https://insanveevren.wordpress.com/2011/05/11/chichen-itza-el-castillo-kukulkan-piramidi/

https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/obruk-golu-uzerindeki-gizemli-maya-piramidi-el-castillo-41483821

https://www.britannica.com/place/Chichen-Itza#ref250958

Ollantaytambo/ Kutsal Vadi PERU

TARİH

15. yüzyılın ortalarında İnka imparatoru Pachacuti , Ollantaytambo’yu fethedip yerle bir etti; kasaba ve yakındaki bölge, kişisel mülküne dahil edildi .  İmparator, şehri görkemli inşaatlarla yeniden inşa etti ve Urubamba Vadisi’nde kapsamlı teraslama ve sulama işleri üstlendi; teraslar tarafından çiftlik vardı iken kasaba, İnka asalet için lojman sağlanan yanakuna , tutucular imparator. Pachacuti’nin ölümünden sonra mülk , ailesinin klanı olan Panaqa’sının idaresine girdi.

Peru’nun İspanyol fethi sırasında Ollantaytambo , fatihlere karşı yerel direnişin lideri Manco Inca için geçici bir başkent olarak hizmet etti . Kasabayı ve onun yaklaşımlarını İspanyol egemenliğine giren eski İnka başkenti Cusco yönünde güçlendirdi.1536’da, Ollantaytambo yakınlarındaki Mascabamba ovasında, Manco Inca bir İspanyol keşif seferini mağlup ederek bir dizi yüksek terastan ilerlemelerini engelledi ve ovayı sular altında bıraktı . 453 zaferine  rağmen, Manco Inca konumunu savunulabilir bulmadı, bu yüzden ertesi yıl, yoğun ormanlık Vilcabamba bölgesine çekildi.,  Neo-İnka Devletini kurduğu yer .

https://traveltoeat.com/ollantaytambo-sacred-valley-peru/
https://traveltoeat.com/ollantaytambo-sacred-valley-peru/

KONUM

Ollantaytambo’daki ana yerleşim, yedi paralel caddenin kesiştiği dört uzunlamasına caddeden oluşan dikey bir düzene sahiptir.Bu ızgaranın merkezinde İnkalar, dört blok büyüklüğünde olabilen büyük bir plaza inşa etti; doğuya açıktı ve diğer üç yanında salonlar ve diğer şehir bloklarıyla çevriliydi. Şehrin güney yarısındaki tüm bloklar aynı tasarıma göre inşa edildi; her biri, merkezi bir avlu etrafında dört tek odalı bina bulunan iki kancha duvarlı yapıdan oluşuyordu . Kuzey yarısındaki binalar tasarım açısından daha çeşitlidir; ancak çoğu o kadar kötü durumda ki orijinal planlarını oluşturmak zor

Ollantaytambo, 15. yüzyılın sonlarından kalmadır ve Güney Amerika’da sürekli olarak işgal edilen en eski konutlardan bazılarına sahiptir.  Planı ve binaları daha sonraki inşaatlarla farklı derecelerde değiştirildi; örneğin, şehrin güney ucunda, kasabanın orijinal girişine sahip bir İnka kordonu, sömürge ve cumhuriyet binaları ile çevrili bir Plaza de Armas olarak yeniden inşa edildi .  Sömürge dönemlerinde üzerine birkaç bina inşa edildiği için şehrin merkezindeki meydan da ortadan kayboldu.

Araqhama, Patakancha Nehri boyunca uzanan ana yerleşim yerinin batı uzantısıdır; kerpiç ve yarı kesilmiş taşlardan yapılmış yapılarla çevrili Manyaraki adında büyük bir plazaya sahiptir . Bu binalar, ana yerleşim yerindeki muadillerine göre çok daha geniş bir alana sahiptir; ayrıca çok uzun duvarlara ve büyük kapılara sahiptirler. Güneyde başka yapılar var, ancak daha küçük ve tarla taşlarından inşa edilmiş. Arakhama, plazanın doğu tarafındaki Roma Katolik kilisesinden de anlaşılacağı gibi İnka zamanından beri sürekli olarak işgal edilmiş durumda .  Manyaraki’nin kuzeyinde oymalı taşlara, oyulmuş kaya yüzlerine ve ayrıntılı su işlerine sahip birkaç kutsal alan vardır; Templo de Agua ve Baño de la Ñusta’yı içerir.

https://traveltoeat.com/ollantaytambo-sacred-valley-peru/
https://en.wikipedia.org/wiki/Ollantaytambo#/media/File:Peru_location_map.svg

PLAN YAPISI

Cuzco’nun hemen kuzeyinde, Urubamba Nehri’nin Kutsal Vadisi bulunur. Vadide, Pisac ve Ollantaytambo’nun iki büyük bölgesi dahil olmak üzere birçok alan var.

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/sacred_valley.htm

Pisac’ın İnka kalıntıları, vadideki Urubamba Nehri boyunca uzanan modern kolonyal kasabanın üzerindeki dik tepelerde yer almaktadır. Harabelere iki şekilde ulaşabilirsiniz. Biri, kuzeydoğu tarafındaki ana meydandan ayrılan dik patikadan yürüyerek. Diğeri ise harabelere giden yolda ilerlemek. Patikada yürüyerek Pisac’a dönmek kolaydır.

Kalıntılar, ana dağ sırasından çıkan bir sırt boyunca yer almaktadır. En üstteki harabe, aşağıdaki terasın harika manzarasını sunan Qanchisracay’dir. İnkalar tarafından inşa edilen patikada kapılar, merdivenler ve tüneller var.

Patika boyunca bir sonraki kalıntılar Kalla Q’asa veya Parrot Pass’ta. Bu, sırt boyunca konumu ve her iki taraftan kolay erişim nedeniyle oldukça güçlendirilmiş bir alandır. Alanı koruyan ağır duvarlar hala orada. Geçitten Intiwatana’ya doğru yol boyunca yürürken, bugün hala tarım için kullanılan geniş terasların üstünden geçersiniz. Tarihsel olarak, teraslar ya sitenin sakinlerini beslemek için ya da ritüel kullanım için Chicha birası yapmak için mısır yetiştirmek için kullanılıyordu.

Pisac kompleksindeki en ilginç site, Intiwatana veya Güneşin Hitching Post’udur. Bu site bir rasathane olarak kullanılmıştır. Sağdaki fotoğrafta, ortada küçük bir kaya sütunu ile tepesinde büyük bir taş içeren Güneş Tapınağı yer almaktadır. Yakınında Ay Tapınağı olduğu düşünülmektedir . Güney ucunda, bölgedeki iki adet banyodan biri su kanalından beslenmektedir  Tapınakları çevreleyen, çok kaliteli taş işçiliğine sahip birkaç oda ve çok kaba duvar işçiliğidir.

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley02.htm

Ritüel hamam yapısı, banyoya inen iki dirsekli basamaktan ve su kanalının yanında iki tutamaktan oluşur. Hamam duvarlarının üçü birkaç set taştan yapılmıştır ve suyun getirildiği ana yüz, kanal ve ondan tutamaklar kesilmiş en azından daha büyük bir lento bloğundan oluşur.

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley02.htm

Güneş Tapınağı yakınlarındaki bu oda, İnka kültüründe yüksek bir amaca işaret eden daha ince kesme taş işçiliğini sergiliyor. Nişler büyük olasılıkla idolleri barındırıyordu. Çıkıntılar, duvarı oluşturan aynı bloktan oyulmuştur. Soldaki nişler arasında görülebilen dairesel girinti, kırık olanın kalıntılarıdır.

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley02.htm

Kapıdan ve lentodan odanın karşısındaki niş ve lentoya olan bu görünüm, kapıları, pencereleri ve nişleri şekillendirirken kullanılan açıların benzerliğini göstermektedir. Devam eden çalışmanın bir alanı, her bir tipin açıları ve oranlarının ilişkilerini ölçmek ve doğru bir şekilde tanımlamak olacaktır.

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley02.htm

Ollantaytambo

Cuszco, İnka İmparatorluğu’nda iktidarın merkeziyse, Kutsal Vadi’deki Ollantaytambo, Devletin resmi işlevlerinden bir mola sağlayan Kraliyet mülklerinin yeriydi. Ollantaytambo’nun tamamı Inca Pachacuteq’un kraliyet mülküydü. Bu, sahadaki inşaat ve taş işçiliğinin kalitesini ve oradaki tören yapılarının ölçeğini açıklar.

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley03.htm

Ollantaytambo’nun tüm kompleksi çok geniştir. Saray ve tapınak alanını, kasabayı, büyük taş ocaklarını, yiyecek depolarını, sulamayı, terasları, savunma yapılarını içerir. Kasabanın kendisi, Cancha yerleşim meydanlarının düzeninde bir İnka şehir planlaması örneğidir. 

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley03.htm

Tapınak Bölümüne giden sekans, plazadaki merkezi merdivenlerin dibinde başlar. Gözlemci, vadiyi dolduran devasa teraslar karşısında cüce kalıyor. Altıncı terasın tepesinde patika sola hareket eder ve gözlemci terasların kenarları boyunca yükselir. Uzay şimdi gözlemcinin etrafını kapadı ve kişi, alanı daha samimi ve daha az büyük bir ölçekte deneyimlemeye başladı. Daha da yükselen gözlemci, merdiven çıkarken dar bir köşeyi dönüyor ve Bitmemiş Kapı ve On Niş Duvarı seviyesinde zirveye çıkıyor. Kapının kapısı benzersiz bir çifte reçel tarzıdır, ancak nereye götürüldüğünü veya amacını bilmediğimiz için, yalnızca önemini tahmin edebiliriz. Kapıdan geçen terasın ardından On Niş Duvarı’na ulaşılır. Bu muhtemelen bir zamanlar bitmiş bir odaydı ama şimdi sadece bir kapı ve duvar kaldı.

TERASLAR

Ollantaytambo boyunca uzanan Urubamba ve Patakancha Nehirlerinin vadileri, vadilerin dibinden başlayan ve çevredeki tepelere tırmanan geniş bir tarım terasları veya andenleri kümesiyle kaplıdır . Andenler, başka türlü kullanılamayan arazide tarıma izin verdi; Ayrıca İnkaların irtifadaki farklılıklar tarafından yaratılan farklı ekolojik bölgelerden yararlanmasına da izin verdiler.  Ollantaytambo’daki teraslar, yaygın İnka tarım teraslarından daha yüksek bir standartta inşa edildi; örneğin kaba sahra taşları yerine kesme taştan yapılmış daha yüksek duvarlara sahiptirler. Bu tür yüksek prestijli teraslama, Chinchero , Pisaq ve Yucay gibi diğer İnka kraliyet mülklerinde de bulunur.

https://en.wikipedia.org/wiki/Ollantaytambo#/media/File:Ollantaytambo_terraces.jpg

Ollantaytambo’daki Plaza de Armas’ın güneyinde Urubamba Nehri’ne kadar uzanan bir dizi batık teras başlıyor. Yaklaşık 700 m uzunluğunda, 60 m genişliğinde ve çevredeki terasların seviyesinin 15 m kadar altındadır; şekillerinden dolayı bunlara İspanyolca sokak anlamına gelen Callejón denir . Callejón’un içindeki arazi , gündüzleri güneş radyasyonunu da emen ve gece boyunca serbest bırakan yan duvarlarla rüzgardan korunur ; bu, üzerindeki yerden 2 ila 3 ° C daha sıcak bir mikro iklim bölgesi oluşturur . Bu koşullar, İnkaların, bu alanda başka türlü gelişemeyecek olan daha düşük rakımlara yerli bitki türleri yetiştirmesine izin verdi. 

Callejón’un Urubamba Nehri’ne bakan güney ucunda, Q’ellu Raqay adlı bir İnka bölgesi var. Birbirine bağlı binaları ve plazaları, İnka mimarisinde yaygın olan tek odalı yapılardan oldukça farklı olarak alışılmadık bir tasarım oluşturmaktadır . Site, Ollantaytambo’nun geri kalanından izole edildiğinden ve ayrıntılı bir terasla çevrili olduğundan, imparator Pachacuti için inşa edilmiş bir saray olduğu varsayıldı.

DEPOLAR

İnkalar , Ollantaytambo’yu çevreleyen tepelerde tarla taşlarından birkaç ambar veya qullqas ( Quechua : qollqa ) inşa etti . Daha fazla rüzgarın ve daha düşük sıcaklıkların meydana geldiği yüksek rakımlardaki konumları, içeriklerini çürümeye karşı savundu. Bu etkiyi arttırmak için Ollantaytambo qullqas , havalandırma sistemlerine sahiptir. Site çevresinde inşa edilen tarım teraslarının üretimini depolamak için kullanıldığı düşünülmektedir.  Her binanın yokuş yukarı tarafındaki pencerelere tahıl dökülür ve ardından yokuş aşağı yan pencereden boşaltılırdı.

https://en.wikipedia.org/wiki/Ollantaytambo#/media/File:Ollantaytambo_granaries_Stevage.jpg

OCAKLAR

Ollantaytambo’nun ana ocakları , Kachiqhata’da, Urubamba Nehri’nin karşısındaki bir vadide, kasabadan yaklaşık 5 km uzakta bulunuyordu. Site, üç ana taş ocağı alanına sahiptir: Mullup’urku, Kantirayoq ve Sirkusirkuyoq; hepsi Temple Hill’in gösterişli binaları için gül riyolit blokları sağladı . Ayrıntılı bir yol, rampa ve slayt ağı, bunları ana bina alanlarına bağladı. Taş ocaklarında, Hispanik dönem öncesi dönemlerde mezar yeri olarak kullanılan küçük taş kuleler olan birkaç chullpas vardır.

SAVUNMALAR

Ollantaytambo dağlarla çevrili olduğundan ve ana erişim yolları Urubamba Vadisi boyunca ilerlediğinden; İnkalar, bölgeyi batıda Machu Picchu ve doğuda Pisaq ile bağlayan yollar inşa etti. İspanya’nın Peru’yu fethi sırasında , imparator Manco Inca , Ollantaytambo Savaşı sırasında Cusco’dan gelen İspanyol saldırılarını savuşturmak için doğu yaklaşımlarını güçlendirdi.. İlk savunma hattı, Anta ve Urubamba nehirlerinin birleştiği noktada, Pachar’da dik bir teras bankasıydı. Arkasında, İnkalar Urubamba’yı vadiyi sağdan sola ve arkaya geçmesi için kanalize etti, böylece sol yakadaki Choqana ve sağ yakadaki Inkapintay surları tarafından desteklenen iki hat daha oluşturdu. Onları geçtikten sonra, Mascabamba ovasında, 11 yüksek teras, dağlar arasındaki vadiyi ve Urubamba’nın oluşturduğu derin bir kanyonu kapattı. Devam etmenin tek yolu, kalın bir savunma duvarı olan T’iyupunku’nun kapısından geçmekti.iki dar girişli. Ollantaytambo’nun batısında, küçük Choquequillca kalesi, Machu Picchu’ya giden yolu savundu. Bu tahkimatların istila edilmesi durumunda, Tapınak Tepesi’nin kendisi yüksek terasları ile işgalcilere karşı son bir savunma hattı oluşturdu. 

İNKA MİMARİSİ

İnka mimarisi üç temel kavram üzerine kurulmuştur: hassaslık, kullanışlılık ve sadelik. İnka mimarisinin temel anlayış prensibi “Azı karar çoğu zarar.” olmuştur.

İnka mimarisindeki en baskın biçim, basit ancak zarif ve mükemmel bir şekilde kullanılmış olan “ikizkenar yamuk”tur. İkizkenar yamuk biçimindeki kapılar, pencereler ve duvarlardaki nişler her tipteki İnka yapısında görülmektedir. Kullanışlılığın etkilenmediği her yerde bu yamuklardan mümkün olduğunca yararlanılmıştır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_mimarisi#/media/Dosya:Machu-picchu-c12.jpg

İnka ustalarının kullanışlılığı geri plana atıp, estetiğe ağırlık verdiği tek husus, akan suyla girdikleri mimari ilişki olmuştur. Suyun, şırıltıyla ve köpürerek döküldüğü oluklar, bazen oymalarla bezeli taşlar ile süslenmiş, bazen de hiç gerekli olmadığı halde karmaşık taş kanallar ile bir sonraki çeşmeye ya da banyolara bağlanmıştır. Zaman zaman bir çeşmeden bir diğer çeşmeye gereksiz denebilecek ancak hoş bir dekorasyon yaratmak amacıyla şelaleler ve süslemeler yapılmıştır.

İnkalar suyun sesini ve görüntüsünü mimari bir tasarım elemanı olarak görmüşler ve tüm hünerlerini bu hayat kaynağı sıvı üzerinde en yüksek düzeyde göstermekten büyük haz almışlardır.

MALZEME KULLANIMI

İnkalar yapılarında bölgede bulunabilen kireçtaşı veya granit gibi taşları kullandılar. Ancak bazı yerlerde kaynak olmadığı için taşları uzun mesafelerden getirmek durumunda kalıyorlardı. Örneğin Ollantaytambo köyündeki gibi bir yerde kale ve tapınak kompleksini kurmak için, çok büyük kaya bloklarını Urubamba Vadisi’nin bir ucunda parçalamak, bunları dağlardan aşağıya indirmek ve Urubamba Nehri’nden geçirerek çok uzun bir inşaat rampasından çıkarmak zorunda kalmışlardır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_mimarisi#/media/Dosya:Machu_Picchu13.jpg

İnkalar’ın demir olmadan taşları bu şekilde nasıl işledikleri tam olarak bilinmemekle birlikte, taşların yine taş aletler kullanılarak kesilip şekillendirildiği tahmin edilmektedir. Bronz ve bakırdan aletleri de kullanmış olabilirler ancak İnkalar’ın kullandıkları taşların genellikle volkanik olması bu olasılığı zayıf kılmaktadır. Cusco şehrinde bir şekilde kesme işlemi esnasında yarım bırakılmış olan bir taştaki sıralı küçük delikler, bir metal alet kullanarak taşın kesilmeye çalışıldığının bir göstergesi olsa da, bu durum daha çok İspanyol istilacılarının gelişinden sonraki bir işlemi göstermektedir. Cusco şehrindeki duvarların büyük çoğunluğu koloni güçlerinin kendi binalarını yaptırmak için çalıştırdığı İnka taş işçileri tarafından yapılmıştır ve Cusco’daki birçok tarihi yapıda bulunan yılan şeklindeki taş gibi İnka kültürü ile ilgisi olmayan şekiller ile bezenmiş taşlarla süslü duvarlar bunun en iyi kanıtıdır.Çekiç taşı yardımıyla taşa şekil vermeye örnek.

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_mimarisi#/media/Dosya:Machu_Picchu16.jpg

İnkalar’ın çatlaklara yerleştirilmiş ahşap kamalar kullanarak kayaları parçaladıklarına inanılır. Çatlaklara sıkıca yerleştirilen ahşap kamalar ıslatılır, bu şekilde bir süre bekledikten sonra ahşap genişler ve kayayı bölerdi. Ollantaytambo yakınlarındaki taş ocağından anlaşıldığı kadarıyla İnkalar’ın büyük kaya parçalarını ana kayadan ayırmak gibi zor bir görevleri de vardı. Ancak ana kayadan gerekli parçayı bir kere ayırdıklarında “çekiç taşları” ile darbeler vurarak şekillendirmeleri olası oluyordu. Birçok İnka taş işinde bu darbelerin izine rastlamak mümkündür. Yapılan deneylerle gittikçe küçülen çekiç taşları kullanarak vurulan darbeler ile taşların bu şekilde pürüzsüze yakın şekillendirilebildiği kanıtlanmıştır.

İnkalar, kayaları delebiliyor, oyuklar ve bazen de halkalar yapabiliyorlardı. Ancak ne taşları delebiliyor olmaları ne de onları harika bir şekilde işleyebiliyor olmaları taş işçiliği konusunda onları dünya şampiyonu kabul etmemizin asıl nedeniydi. Bunun asıl nedeni işledikleri çok farklı ve ilginç şekildeki taşları inanılmaz bir mükemmelikte birbirlerine bağlamalarının altında yatıyordu. Taşları o kadar hassas ve düzgün olarak yerleştiriyorlardı ki aralarına bir jileti bile sokmak olanaksız oluyordu. Bunun en yi örneklerinden biri de Cusco şehrindeki ünlü 12 köşeli taştır. Bu kadar hassas bir incelikte hangi aletlerle ve hangi teknolojilerle çalıştıkları konusu ise günümüzde hâlâ tam olarak çözülememiş bir sırdır.

İnkalar’ın, binalarını ve duvarlarını yaparken kullandıkları malzemlerden biri de kerpiç ve güneşte kurutulmuş çamurdan yapılma tuğlalardır. Kerpiç yaparken en uygun toprağı, özellikle de killi olanları seçerler ve ichu adı verilen And bölgesine özgü bir otu toprak ile karıştırırlardı. Hatta bazı özel durumlarda lama ya da alpaca yününü de karıştırdıkları olurdu. Tüm bu malzemeler su ile karıştırılarak koyu kıvamlı bir çamur elde edilir ve bu malzeme dikdörtgen şekilli kalıplara koyularak kurumak üzere güneşe bırakılırdı. Özellikle ısı yönünden büyük avantajları olan kerpiç, And bölgesi yerlileri tarafından hâlâ en yaygın inşaat malzemesi olarak kullanılmaktadır.

DUVAR VE TAŞ İŞÇİLİĞİ TEKNİKLERİ

İnkaların bu muhteşem duvar örme yeteneklerini ve bu hassas taş yerleştirme tekniklerini açıklayabilmek için birçok tez ortaya atılmıştır.u

H. Bingham’ın 1913 yılında belirttiği teoriyi 1986 yılında J.-P. Protzen takip etmiş ve İnkalar’ın kuartz taşlarından yapılmış çekiçler ile kayalara vurarak bu ince işli duvarları yaptıklarını söylemiştir 1934 yılında MK. Jessup ve 1942 yılında D. Goetz ise kum ve su kullanarak bir çeşit zımparalama ve parlatma yöntemini öne sürmüştür. Bingham ve sonrasında 1980 yılında E. Frank taşların ahşap kamalar, metaller, donmuş su ya da ısıtılmış vermikülitin genişlemesi ile kesilip şekillendirildiğini öne sürmüştür. Bir başka araştırmacı olan Arnold D. E. ise 1983 yılında organik asit kullanımını ortaya atmıştır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_mimarisi#/media/Dosya:CuscoPiedra12angulo.jpg
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_mimarisi#/media/Dosya:Inca_Roca_palacio_2.JPG

DUVARLAR

İnka duvar işçiliğinin en güzel örnekleri en çok değer verdikleri yapılar olan tapınakların duvarlarıdır. Bu duvarlar içe doğru eğimli, çok iyi işlenmiş ve üst sıralara doğru çıktıkça incelen taşlardan yapılmaktaydı. Duvarların bu şekilde inşa edilmiş olmaları, onlara hem estetik bir değer, hem de dayanıklılık kazandırıyordu. Bu inşa şeklinin asıl amacı ise sismik sartıntılara karşı daha dayanıklı bir yapı oluşturmasıydı. And bölgesi bir deprem bölgesi olmasına rağmen ve bölgede yeni tarihli inşa edilmiş olan İspanyol binalarının aksine İnka yapıları yüzlerce yıl yıkılmadan günümüze kadar gelebilmiştir. Aslında bölgedeki en dayanıklı İspanyol binaları da İnka duvarlarının üzerine inşa edilenler olmuştur.

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_mimarisi#/media/Dosya:Perfectwall.jpg

Cuzco şehrindeki Coricancha’da (Kutsalların en kutsalı) görülebileceği gibi bu duvarların iç yüzeyleri dikeydi ve gittikçe incelerek yükselen bu duvarların taban yüzeyleri, tavan yüzeylerine oranla daha büyüktü.

İnka yöneticileri için inşa edilmiş olan saraylarda görülen diğer bir duvar tekniği ise, sıra dışı şekillerde sanki bir yapbozun parçasıymışçasına kesilmiş olan blokların harç kullanmadan birbirlerine şaşırtıcı derecede hassas bir şekilde birleştirilmesidir. Cuzco üzerindeki Sacsayhuaman kalesindeki dev taş blokların her biri 100 tondan ağır gelmektedir ve böyle bir durumda yerleştirilmelerindeki bu hassaslığı sağlamak için, ilk birleştirmede tam ve düzgün bir birleştirme sağlamaları kesinlikle gerekli gibi görünmektedir. Çünkü yapıldıkları zamanın teknolojisi bu ağırlıktaki kayaları defalarca kaldırıp indirmeye yetecek bir güce sahip değildi.

İnka yapılarının hepsi bu şekilde mükemmel bir işçiliğe sahip değildir. Daha az öneme sahip yapılar sıradan taş ve çamur kullanılarak yapılmıştı. Bu türdeki yapılara pirca stilindeki binalar denmektedir.

Her ne kadar usta bir İnka duvarcısı için büyük bir kayadan iyi bir duvar taşı oymak çok uzun bir süre almasa da, İnkalar bu muhteşem duvarlarını yapmak için çok iş gücü ve zamana ihtiyaç duymaktaydılar. Dennis Ogburn’un İnka duvarlarında yaptığı jeokimyasal analizleri, Tomebamba’daki (modern Cuenca’daki) Wayna Qapaq’a ait imparatorluk binalarındaki 450 duvar taşının, Ekvador’un bu bölgeye yakın kısımlarında uygun andezit taşları bulunmasına rağmen, ülkenin bu yüksek kesimlerine en azından 2500 km öteden, imparatorluğun Rumiqolqa bölgesinden getirildiği anlaşılmıştır. Ogburn, bu durumun İnka imparatorluk gücünün bir simgesi olduğu biçiminde ve İnka başkentinden Wayna Qapaq’ın bu kuzeyin “yeni Cuzco” şehrine sembolik bir güç transferi biçiminde algılanması gerektiğini belirtmiştir Peru’nun işgalinin ilk zamanlarında, Cristóbal de Mena, İnka kralı Waskar (Huascar)’ın “Cuzco” olarak adlandırıldığını ve bu şekilde başkent ile kralın tek bir vücutta birleştiğinin simgelendirilmiş olduğunu yazmıştır.

Stephen D. Houston ve Tom Cummins, İnka İmparatorluğu’nun, İnkalar’ın kendi verdikleri adla Tawantinsuyu’nun teorideki merkezinin sadece Cuzco şehrinin coğrafi konumu olmadığı, aksine İnka kralının yaşayan vücudunun Cuzco ve Cuzco’nun da İnka kralı anlamına geldiği konusunda anlaşmışlardır. Sonuç olarak, kilometrelerce uzaktaki yerlere inşa edilecek imparatorluk yapılarının taşlarının kutsal Cuzco’dan getirilmesinin altında yatan neden, bu taşların kutsal şehirdeki kralın vücudunu simgelemesi anlamına gelmesidir.

Tapınaklar ve saraylar genellikle dikdörtgen bir temel üzerinde yükselirdi ve tek katlıydılar. İnka mimarları, inşa edilecek yapının önce maketlerini yaparlardı ve bu maketler duvar ustaları için plan oluştururdu. Duvarlar kimi zaman düzensiz, çok yüzlü bloklardan oluşurdu ve bunlar birbirleriyle mükemmel biçimde yan yana getirilirdi. Duvarlar kimi zaman da yüzeyleri düzenli çerçeveler oluşturan dikdörtgen bloklardan oluşurdu ve bunların hafifçe bombeli dış yüzeyleri küçük yastıkları andırırdı.

KAPILAR VE PENCERELER

İnka kapıları, pencereleri ve duvarlardaki nişler ikizkenar yamuk şeklindedir. Kapıların en ihtişamlıları çift pervazlı kapılar olarak adlandırılanlarıdır. Bu tür kapıların etrafında bir diğerinden biraz daha içeriye yapılmış olan iki, bazen üç pervaz vardır ve çoğu zaman içteki pervaz bir çeşit tasarım elemanıyla kapının önemli bir yere (saray, tapınak gibi) geçiş sağladığını belirtmek üzere işlenmiştir.[11] Bu tür bir çift pervaz uygulaması bazı durumlarda kapıyı kapamak amacıyla iç pervaza bağlanmış tahta bir kapı için kullanılmıştır. İnka kapılarının yanındaki taş bloklara oyulmuş olan halka biçimli tutamaçlar ya da benzeri oymalar bu tahta kapıları yerlerinde tutmak için kullanılmıştır. Kapıların iki yanına yerleştirilmiş olan basit oyma taş halkalar, kapalı bir bölgeyi belirtmek için, geçişi kapatmak için bir sopa yerleştirmek amacıyla ya da bunun benzeri göstermelik bir engel koymak için kullanılmış olabilirler. Tüm bunları kanıtlayacak bir tahta kapının İnkalar’ın çöküşü olan 1500’li yıllardan günümüze kadar ulaşamamış olmasına rağmen, birçok değişik kapama aracının kapıların yanındaki değişik düzenekler sayesinde, gerçek kapıları yerlerinde tutma amaçlı olarak kullanıldığı da bilinmektedir.

Pencereler, içe bakan yüzeyleri hafif bir eğimle kesilerek ve ikizkenar yamuk oluşturabilmeye uygun olarak işlenmiş taşlarla yapılmış ve üst eşikleri için de uzun bir taş kullanılmıştır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_mimarisi#/media/Dosya:Roof_of_Inca_building.jpg

KAYNAKÇA

https://en.wikipedia.org/wiki/Ollantaytambo

https://en.wikipedia.org/wiki/File:Ollantaytambo1.jpg

http://www.uzaklaryakin.com/2017/03/31/ollantaytambo-peru/

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley03.htm

https://traveltoeat.com/ollantaytambo-sacred-valley-peru/

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/Sacred%20Valley02.htm

https://www.webpages.uidaho.edu/arch499/nonwest/inca/sacred_valley.htm

https://www.skyscanner.com.tr/haberler/maya-aztek-ve-inkalar-eski-amerika-medeniyetleri#:~:text=Maya%2C%20Aztek%20ve%20%C4%B0nka%20medeniyetleri,Amerika’da%20k%C3%B6k%20salm%C4%B1%C5%9F%20uygarl%C4%B1klar

BULUTLARA GİZLENEN KRALLIK MACHU PICCHU

MELİSA KUL

Machu Picchu (Quechua’daki “eski piramit veya dağ”) bir arkeolojik sit alanıdır.Peru’nun Urubamba eyaleti, Cusco bölgesinde yer almaktadır. Sıklıkla “İnkaların Kayıp Şehri” olarak anılır.

Machu picchu bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilmiştir. Peru’nun muhteşem antik kenti Machu Pichu deniz seviyesinden yaklaşık 2450 m yüksekliktedir. Tropik Amazon yağmur ormanlarının ve And Dağları’nın arasında kurulmuş gizemli bir şehirdir.

Pachacutec’in gökyüzündeki sarayı Machu Picchu’nun konumu, İmparator’u Tanrılara yaklaştırmak için özellikle seçilmiştir.Kent, çok zor bir yere yapılmıştır.

Metinde tartışılan yerleri vurgulayan Machu Picchu haritası (kuzey üstte)

Machu Picchu, Peru’nun güneyindeki dağlık bölgelerdeki eterik bulut ormanında MS 1450 civarında inşa edilmiş bir İnka kraliyet mülküdür. İnka Pachacuti’nin hükümdarlığı sırasında inşa edilen ve İspanyol fatihler 1531’de And Dağları’na geldikten kısa bir süre sonra terk edilen site, Hiram Bingham ve Yale Üniversitesi keşif gezisinin aşırı büyümüş beyaz granit taş kompleksine girdiği 24 Temmuz 1911’e kadar Batı dünyası tarafından büyük ölçüde bilinmiyordu.

Machu Picchu’nun panorama görünümü
https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Panorama_du_Macchu_Picchu_et_des_environs.jpg

Şehirde içinde 100’den fazla insan iskeletinin bulunduğu 50 adetin üzerinde mezar keşfedilmiştir (ilk başlarda bunların %80’inin kadın olduğu sanılmış, ama sonraki incelemelerde eşit dağılım olduğu tespit edilmiştir). Bu keşfe istinaden şehrin, İnkalar’ın yetiştirme ve disiplin yeri olduğu teorisi geliştirilmiş. Ancak zamanımızda bu teori geçerliliğini yitirmiş durumdadır. Bugün daha çok kabul gören teori, şehrin 700’den fazla İnka asil ve din adamına ev sahipliği yapmış olduğudur.
Bugün geleneksel olarak İnka “kraliyet mülkü” olarak adlandırılan şey, nominal olarak kral ve aile klanı tarafından yönetiliyordu. Bir kraliyet mülkiyeti tipik olarak tarım arazilerinden oluşuyordu ve “Saraylar” hükümdar ve seçkinler için konut anlamına geliyordu. Bu yerler eğlence için kullanıldı (böyle avcılık olarak) ve belki de devlet işlerini tedavi etmek için. Kraliyet mülklerine güzel bir örnek Chincero’dur. Topa Inca’nın mülkü, tarihçi Betanzos tarafından ayrıntılı olarak “Nereye Gidilir?” Rekreasyon ”ve Niles (1999) tarafından ayrıntılı olarak analiz edilmiştir.

PLANLAMA

Bazı durumlarda, ilk planı değiştirmiş olsalar da, herhangi bir binanın, tapınağın, sarayın, kasabanın veya şehrin inşası; İnkalar, gelecek için bir şekilde başarı sağlamayı amaçlayan bir planlama süreci uygulamıştı. Onun bilgisi sadece yaratıcı yeteneğin bir ürünü değildi, aynı zamanda imparatorluğunuzu çok kısa sürede kurma yeteneğine sahipti, hem askeri hem de sosyal olarak genişliyor, fethettikleri tüm yerler hakkında bilgi sahibi oluyorlardı.

Bölge, daha düşük kalitede birkaç dış yapıya sahip merkezi bir alan etrafında düzenlenmiş, dikkatlice inşa edilmiş büyük binalar, duvarlar ve daha küçük yapıların sıkı bir şekilde gruplandırılmış bir çeşitliliğinden oluşur. Grup, arkasında dik, yükselen bir set ve öne doğru dik bir yokuş aşağı eğim bulunan düz bir bankta oturuyor. Bir başka tesviye edilmiş, plaza benzeri alan, şimdi kuru ve doldurulmuş bir gölet veya su özelliği olabilecek olan (KD) hemen altında yer almaktadır. Bölge için tespit edilen mevcut tek su kaynağı olan bir kaynak, plaza. Pınardan çıkan taş kaplı kanal akquia kalıntıları vaziyet planında gösterilmiştir. Bu, Machu Picchu veya Wiñay Wayna’daki çeşmelerden veya ritüel banyolardan birine benzeyen güzel yapılmış, batık, taş kaplı bir muhafazaya götürür.(8)

Vaziyet planı
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_07.gif
Bölge ilişkisi
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_08_small.gif

Ana binalar (1-7), duvarlar için bloklarla birlikte, kuvarsitten şekillendirilmiş köşe bloklarına ve taşlanmış döşemelere sahiptir. Kil kalıntıları, yapıların sıvalı olduğunu göstermektedir. Kökler ve ağaçlar çoğu yapının parçalarını parçaladı, ancak bazı duvarlar orijinal yüksekliğe yakın duruyor. Bina 6’nın arka duvar yüksekliği 14 fittir. 1, 2 ve 6’nın üçgen çatıları vardı; 12 numara da olabilir. Bu, geri kalanı için belirsizdir. 1-7 arası binalar iç nişlere ve bazı pencerelere sahipti. Bulguların beklenmedik boyutu ve kapsamının yarattığı anket talepleri nedeniyle küçük detaylar eksiktir.Aksine, 12-14 yapıları kötü inşa edilmiş, harçlı, nişsiz sahra taşlarından yapılmıştır. Yapı 13, alçak duvarlı bir açık kenara ve kerpiç bloklarla kaplı uzun bir alçak pencereye sahiptir. İçinde granitten yapılmış mısır için külbütör şeklinde dört öğütme taşı bulunmuştur. Bina 12, dahili bir muhafaza ile değiştirilmiş görünüyor. Yerel çiftçilerin veya çobanların bu binaları daha sonraki zamanlarda kullanması muhtemeldir. Bina 12, yapı 12, Bölge I için önerildiği gibi ana grup için bir kapıcı konutu veya giriş kontrolü olarak hizmet verebilirdi.Grubun merkezi bölümünde, Huayna-Machu Picchu ve ötesinde Veronica Sıradağlarının bir görünümünü oluşturan uzun dolu, alçak duvarlı bir platforma / yürüyüş yoluna açılan çok sayıda geçit vardır. Uzun eksen, Overlook Tapınağı’nı (Bölge V) gösterir.Bina 2, Huayna Picchu’ya bakan kısa bir koridora açılan bir pencereye sahiptir. Yapı 3, 4 iç nişe sahip 10 fit x 10 fitlik küçük bir yapıdır. Tek giriş Huayna Picchu’ya doğru 50 derece bakıyor. Büyüklüğü ve konumu bir türbe olduğunu düşündürmektedir. Özellik 4, bina 2 ile uzun gömülü muhafaza çerçevesi arasında avlu benzeri bir alandır.(5) Huayna Picchu’ya bakan ucunda bir duvarla kapatılmıştır. Burada 50 derece hizalanmış bir giriş yolu, dış platforma / yürüme yoluna açılır.

Yapı 9, plaza seviyesinin biraz yukarısındaki alçak bir duvardır ve yokuş aşağı tarafta altı fit yüksekliğindedir. Duvar, yapı 10’da sona ermek için meraklı bir yürüyüş yapan yükseltilmiş bir toprak platformla birleşir. Duvar ve montaj, bir tapınağa ulaşmak için bir ritüel yürüyüş yolu olarak kullanılmış olabilir. Bu özellik, açık tarafı plazaya 230 derecede içeriye bakan 10 fit x 10 fit U şeklinde küçük bir yapı masmadır. Bina 7 ilginç bir özelliktir. İç nişleri ve plazaya bakan tek bir girişi olan 30 feet x 30 feet alışılmadık bir yapıdır. Arka veya Huayna Picchu tarafında pencereler yoktur ve beş dikdörtgen niş vardır.Girişe dik iki tarafın birbiriyle uyumlu uzun pencereleri vardır. İşçilik, şekillendirilmiş köşe blokları ve dikkatlice yerleştirilmiş, kıvrımlı duvar taşları ile en iyi Vilcabamba stilindedir. Konum, banyo / çeşmeye (8) ve su sistemine anında erişim sağlar. Bina, daha fazla çalışmayı hak eden bir muamma olmaya devam ediyor.Kuzeydoğuya dik bir yamaç düşer. Yaklaşık 20 metre aşağıda, bataklık çöküntüleri ve bol miktarda su bitkisi bulunan oldukça büyük bir pampa alanı var. Bu, yukarıdaki grupla ilişkili bir gölet veya gelişmiş su özelliği olabilir. Hem Bingham hem de bu son sefer tarafından bir ana kamp olarak kullanıldı. Bu Sektörün en dikkat çekici yönü, ana grubun Huayna Picchu’ya 50 derecelik bir azimutta ve Overlook Tapınağı’na 320 derecede bakacak şekilde yönlendirilmiş olmasıdır. Bu, her birine dik açıda veya birbirine 90 derecelik bir görüş hattı oluşturur. Bu tesadüf değil, o zaman tapınağın ve / veya Bölge II’nin yerleştirilmesi dikkatlice planlanmalı ve tasarlanmalıydı. Huayna Picchu ve ana bölgelere geri dönen Üç Pencereli tapınakla ilgili hizalama, Huayna Picchu’nun sektör II’nin önemli bir ruhani odağı olabileceğini göstermektedir (Ziegler-Malville 2003).

Huayna Picchu’ya Yönelim: Diyagram
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_09.jpg

Bölge II, törensel bir işleve sahip gibi görünen bir dizi olağandışı özelliğe sahiptir. Ana grup, Huayna Picchu’ya 50 derecelik bir azimutta bakacak şekilde yönlendirildi. Grubun uzun ekseni, Bölge I’in uzun eksenine benzer 320 derecelik Overlook Tapınağı’na işaret ediyor.Huayna Picchu’nun zirvesine yakın bir yerde, Llactapata sırtına çok benzeyen ve dikkatleri üzerine toplayan bir kopya taş içeren bir tapınak olan Üç Pencereli Ev var. Llactapata siteleri ile aynı hizadadır (230 derece) (Ziegler-Malville 2003).

Huayna Picchu’daki üç pencereli tapınak
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_10.jpg

Göletle birlikte bir ritüel çeşme / banyo, suyun burada da önemli bir tasarım öğesi olduğunu düşündürür. U şeklindeki küçük türbe (10), meydanda ve yamaçta içe doğru bakmaktadır. Odak noktası su kaynağına ve bölge için tek su kaynağına yöneliktir. Amerikalı antropolog Susan Niles, benzer İnkalar bölgesini su mabetleri veya moyalar olarak tanımlar (Niles 1999). Sektör 2’deki su ritüelini düşündüren özellikler arasında çeşmeler, bölgedeki tek mevcut su kaynağından çıkan bir kanal, yamaçtan kazılan bir platform ve yapay bir göl kanıtı yer alıyor. 1, 2 ve 6 numaralı binalar, resmi iş için seyahat eden önemli partiler için geçici barınma yeri, devlet destekli haclar veya Machu Picchu’ya ve Machu Picchu’dan bir tür yüksek statülü tapınak ve tören amaçlı tambo olarak hizmet verebilirdi. Machu Picchu’ya giden doğu yolundaki Wiñay Wayna gibi, ana Llactapata grupları batı yaklaşımı boyunca birkaç saat yolculuk yaparlar. İki site arasında benzerlikler var. Wiñay Wayna, 2.600 metre yükseklikte ve Machu Picchu’dan sekiz kilometre uzaklıkta.Bölge II grubu, 2.700 metre yükseklikte ve orijinal batı yolundan yaklaşık aynı uzaklıkta. Her ikisi de su özellikleri etrafında tasarlanmıştır. Reinhard, Wiñay Wayna’nın Machu Picchu yolunda bir ritüel durdurma yeri olarak inşa edildiğine inanıyor. Sektör II ile benzerlikler, kısmen aynı işlevi görmüş olabileceğini düşündürmektedir. Bölgeler I ve II, belirli mimari benzerliklere sahiptir; özellikle, İnka kentsel tasarımı ve sosyo- siyasi yönetim (Gasparini ve Margolies 1980, Hyslop 1990). Machu Picchu’daki ana meydanla ayrılmış Doğu ve Batı Sektörleri, Alfredo Valencia ve diğerleri tarafından bu şekilde tanımlanmıştır. (Wright-Valencia 2001)

Bölge III Plan
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_11.gif
Bölge I ve III ilişkisi
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_12_small.gif

Bölge I’in yokuş yukarı tarafından yaklaşık 100 metre ve rakım olarak sadece 30 metre daha yüksek olan bu alan, Bölge I ile ilişkilidir.Yapı 2, küçük bir plazanın doğuya bakan üç girişine sahip uzun bir yapıdır. Çatı muhtemelen üçgenle çevrilmişti ancak önemli bir arıza meydana geldi. Belirgin pencere yok. Arka duvar 9 1/2 fit yüksekliğinde 90 fit x 20 fit ölçer. Hizalama, kardinal kuzey güneydedir. 3 ve 4 numaralı yapılar plazanın kuzey tarafını sınırlar. 3 alçak duvarlıdır ve eğim kuzeye ve batıya düşerek, kuzeye bakan, dış niş ile daha yüksek bir duvar bırakmaktadır. Yapı 4 daha ilginç. Çoğu duvar taşı, mimariyi bölge için benzersiz kılan Machu Picchu’nunkine benzer şekilli beyaz bir granittir. Malzemenin ya Machu Picchu’nun yakınından ya da daha yakın izole edilmiş bir granit setten ithal edilmiş olması gerekir. Tek bir iç niş, bir girişe doğru doğuya bakmaktadır. Bir geçit, Kutsal Platform veya Usnu gibi görünen grubun en önemli yapısı olan 3 ve 4 numaralı yapılar arasındaki bir geçitten aşağıya iner. Usnu, 5 fit yüksekliğinde bir istinat duvarı ile çevrili, 60 fit’e 40 fit yüksekliğinde, toprakla dolu bir platformdur. Bina 4’e 60 fit uzunluğunda alçak bir duvarla bağlanır. Taş basamaklar kuzeydoğu tarafından platforma çıkar. Platform, 20 dereceye 110 derece hizalanmıştır. ve aşağıdaki Sektör I’e bakmaktadır.40 fit uzunluğundaki başka bir alçak duvar, 330 derecedeki 2. binanın kuzeybatı köşesinden çıkıyor. Duvarın ötesinde, boyut ve yerleşim açısından diğer bölümlerdeki dıştaki yapılara benzeyen alçak duvarlı dikdörtgen bir yapı (1) bulunmaktadır. Bir bakıcı veya görevli için yapılmış olabilir.

Ana binalar ve plaza ana yönlere göre hizalanmıştır. Johan Reinhard, ana yönlerin, ekinoks hizalamalarının ve bunların Machu Picchu’daki kutsal dağlarla olan benzersiz ilişkilerinin İnka için önemi hakkında yazmıştır.(Reinhard 2002) Hizalamalar biraz farklı olsa da, bunun Llactapata siteleri için de geçerli olabileceği sonucu çıkar. Meydanın 335 derecede hizalanan kuzeybatı duvarı, Overlook tapınağına doğru yöndedir. Ancak tapınağın plazadan görülebilip görülemeyeceği tespit edilememiştir. Cota Coca’daki bir binadan açılı olarak dışarı çıkan benzer bir duvar, Choquequirao yakınlarındaki su tapınağı Pinchu Unuyoc’a bir görüş hattı oluşturuyor. (Ziegler-Thomson 2002) Önemli bir özellik, büyük usnu platformudur. Terimin birkaç anlamı vardır. Usnu, Guaman Poma’nın (Poma 1956 [1613]) erken bir tanımından İnka’nın üzerine oturduğu basamaklı bir platformu tanımlamak için kullanılır. Bir usnu, ufukta işaretçilerle gün batımını seyredebileceğiniz bir yer olarak da tanımlanmıştır. (Zuidema 1986). Cusco’nun büyük usnu, Usnu Capac, astronomik gözlem için merkezi bir ayağa sahipti (Moseley 1993). Ad, tören alanlarıyla ilişkili yükseltilmiş platformları uygun şekilde tanımlar.110 derece ve 20 derecelik bir hizalamayla platform, Johan Reinhard’ın Machu Picchu için belirttiği 112 derecelik yükselen güneş için Aralık gündönümü çizgisine yakın bir şekilde yönlendirildi (Reinhard 2002). Topografik bir odaklanma önermek için bu hizalamaya yakın hiçbir önemli zirve olmadığından ve platform Machu Picchu’ya göre hizalanmadığından, esas ritüel faaliyetin Aralık gündönümüyle ilgili olması mümkündür. Gözden kaçan aynalar ve yükseltilmiş platformlar bölge genelinde yaygındır, ancak çok azı bu büyüklüktedir. Choquequirao ve Cerro San Miguel’deki yalnızca tepe üstü platformlar daha büyüktür (Lee 2000, Ziegler 2001, Reinhard 2002,). Boyut, buranın çok önemli bir tören yeri olduğunu gösteriyor. Bölge III ek çalışma gerektirir. Bu bölgelerin merkezleri bu doğu-batı hattından 1/3 dereceden daha az ayrıldığından, Llactapata 1-3’ün ana alanlarını doğrudan doğu-batı hattı boyunca kurma girişiminde bulunulmuş gibi görünüyor.

Bölge IV Reinhard Grubu:

Bölge IV Plan
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_13.gif


1985 yılında Johan Reinhard, Aobamba drenajının üst bölgelerinde keşif amaçlı bir araştırma yaptı. Daha önce Bingham (Bingham 1913) tarafından belgelenen yüksek Palcay bölgesini (3600 metre) ziyaret etti ve araştırdı. Urubamba Kanyonu’na inerken, şu anda Bölge IV olarak tanımlanan binayı araştırdı ve bildirdi. (Reinhard 1990). Onun tanımını ve haritasını takiben, site, uzun ağaç eğrelti otları arasında, 3000 metre yükseklikte Llactapata sırtının yüksek bir omzunda belirtildiği yerde yeniden konumlandırıldı. Kalan duvarlar kötü bir şekilde bozulmuş. Ana yapı, yanlar boyunca aralıklı 12 girişe sahip uzun (120 fit) dar bir yapıdır. Hiçbir niş görünmüyor. Bina, küçük bir tepenin hafif kavisli hatlarını takip ediyor. Bir dizi eşit aralıklı delik, iç zemin boyunca ortalanmıştır. Hepsi hazine avcıları huaqueros tarafından açıldı. Vilcabamba’da gözlenen diğerlerine benzer taş kaplı odalar gibi görünüyorlar. (Ziegler 2001, 2002). Yakınlarda üç küçük alçak duvarlı dikdörtgen yapı bulunmaktadır. Bina, yukarıda Palcay’i Llactapata’ya ve aşağıdaki batıya doğru ana İnka yoluna bağlayan olası bir İnka yolunun güzergahının yakınında bulunmaktadır. Birden çok girişi olan benzer uzun yapılar, ana geçidin dışında ve üzerinde bulunan Machu Picchu’daki en büyük bina gibi toplantı salonları, kallankalar olarak tanımlanmıştır (Wright-Valencia 2000). Bu büyük binalar Choquequirao, Cota Coca ve Machu Picchu gibi daha büyük bir sitenin yakınında ya da parçası gibi görünüyor. Bir toplantı salonunun uzak bir bölgeye izole bir yapı olarak yerleştirilmesi alışılmadık bir durumdur.

Bazı uzun binalar depo olarak tanımlanmıştır. Örnekler, Choquequirao’daki üst ve alt Plazalar arasındaki bir grup ve Sapamarca’da birden çok giriş ve pencereye sahip uzun izole bir binadır. (Ziegler 2001) Depolar genellikle havalandırma ve Ollantaytambo’daki (Protzen1993) gibi diğer nedenlerle yüksek açık bir alana yerleştirildi. Zemindeki delikler veya odalar bir muammadır. Reinhard, deliklerin huaqueros tarafından kazıldığını düşündü. Bununla birlikte, birkaçının artık görünür taş kaplamalara sahip olduğu bulundu. Corihuayrachina’daki kazılardan benzer odaların basit adaklar ve düşük statülü gömüler içerdiği bulunmuştur (Ziegler 2002). Huayna Picchu’nun zirvesine bir görüş hattı oluşturarak doğu duvarının hizasının 40 derece olması ilginçtir. Karşı veya kuzey uç için 340 derecelik bir azimut, Urubamba Kanyonu’ndan Sapamarca bölgesine bir görüş hattı sunar. Bina, Palcay yolunda donma bölgesinin altında bulunan bir depo olabilir. Yerel sakinler, Machu Picchu’nun düşüşü sırasında veya sonrasında, daha sonraki bir tarihte uygun bir türbe olarak kullanmış olabilirler. Üç alçak duvarlı yapı, bakıcı bir aile için basit ahşap kenarlı kulübeler olabilir.

Bölge V – Grup A ve Grup B:

Bu karmaşık bölge, Santa Teresa Vadisi ile Aobamba drenajını ayıran alt sırtın geniş bir alanını kapsıyor ve iki nehir 1500 metre yükseklikte Urubamba Nehri ve Kanyon’da birleştiğinde sona eriyor. Sırt 2.800 metreden aşağıya, 2.600 metrede kısmen açık bir eyere kadar uzanır. Eyerden, sırt, her iki tarafında dik uçurumların bulunduğu birkaç kayalık kayalıklara dik bir şekilde yükselir ve ardından tekrar aşağıya doğru dalınır. Üst kısım yoğun, yoğun orman ve kalın, neredeyse geçilemez bitki örtüsü ile örtülmüştür. Santa Teresa vadisinden eyere zorlu bir patika ulaşır. Mevsimlik bir kulübe ve birkaç mısır tarlası temizlenen alanları oluşturmaktadır. Dört ana grup tespit edildi ve eksik olarak araştırıldı; Gruplar A ve B’yi, Overlook Tapınağı’nı ve kayalık platformları birleştirir. Yeni kazılmış birkaç delik, yerel çiftçinin gömülü hazine vizyonları olduğunu gösterdi. Ana özellik, ilk olarak 1982’de bildirilen ve şimdi Overlook Tapınağı olarak tanımlanan Machu Picchu’yu gören bir çıkıntıya tünemiş, tek, benzersiz iki katlı yapıdır.

Bölge V Grup A
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_14.gif

Grup A: Bu özellik, uzun üç odalı, kötü şekilde parçalanmış bir binayı çevreleyen, 75 x 55 fit ölçülerinde dikdörtgen duvarlı bir bileşik kancha’dır. Dış duvar, altı fit yüksekliğinde ve üç fit genişliğinde ham döşeme inşaatıdır. Hizalama, Mt Machu Picchu’ya bir görüş hattı sunan doğuya bakan giriş yolları ile kardinaldir.

Bölge V Grup B
,https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_15.gif


Grup B: Sırtın iki yüz metre aşağısında ve biraz daha düşük bir rakımda bulunan bu yedi binalık grup, küçük bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Merkezi bir duvar, grubu her biri bir iç plaza ile alt ve üst sektörlere ayırır. Hizalama kuzey güneydedir ve binalar 1-5’teki girişler iki plazaya açılır. Bina 6, iç çapı 16 fit olan yuvarlaktır. Giriş güneye bakmaktadır. Kuzey duvarında üç niş vardır. Tek bir pencere doğuya bakar ve Machu Picchu Dağı’na bir görüş hattı sunar.

Dağınık temellerin ve ufalanmış, kötü yapılmış duvarların boyutu, alt sırtın düşük statülü işçilerin yerleşimi olduğunu gösteriyor. Uzun sırtın hafif eğimli ve düz alanları, eyerin yakınında bulunan birkaç yeni mısır tarlasının gösterdiği gibi tarım için çok uygundur. Bunun önemli ölçüde daha fazla çalışma gerektirmesine rağmen, iki olasılık, Grup A ve B’nin ya depo grupları, mahalleler ya da yerel yöneticiler veya karakalar için idari merkezler / konutlar olmasıdır. Bunlar, tarım arazilerini işleyen ve yöneten akrabalık gruplarının kalıtsal başkanlarıydı. And sosyal organizasyonunun ikiliği, her yerleşim için iki tane gerektiriyordu (Moseley 1993). Öyleyse, Grup B, müdürün veya daha güçlü idareyi barındırabilirdi. Machu Picchu bir tören işlevi görmüş olabilir. Ek çalışmaya ihtiyaç vardır.Yukarıdaki kayalıklardaki platformlar ve alçak duvarlar, Mt Machu Picchu Dağı’nın doğusu, Mt Veronica ve Mt Pumasillo’nun batısında bir manzara sunmuş olabilir. Güneyde Salcantay Dağı’nın zirvesi görülebilir. Reinhard ve diğerleri, bu dağların İnka için özellikle önemli olduğunu gösterdiler. İlginç olan, kayalıkların tam olarak Mt Veronica’nın zirvesine yakın ekinoks çizgisi üzerinde yer almasıdır. Çizgi, Machu Picchu Intihuatana ve ekinoks çizgisi üzerinde bir platforma ve dik işaret taşı bulunan Cerro Miguel zirvesinden geçer (Reinhard 2002).Bölge V platformları, ekinoks hizalaması ve diğer astronomik fenomenlerle birlikte kutsal coğrafi özelliklere saygı duymak için özellikle uygun olabilirdi.

Bölge V Overlook Tapınağı:

A ve B gruplarının üstündeki alt sırtta, nehrin yaklaşık 1200 metre aşağısındaki dik bir düşüşün kenarına tünemiş, alışılmadık, tek, iki katlı bir yapı var. Konstrüksiyon, köşeler ve kapı pervazları için kullanılan daha büyük şekilli kuvarsit blokları ile en iyi Vilcabamba tarzındadır. Bina 14 niş içermektedir. Tek giriş yolu ve iki pencere, Machu Picchu, Veronica Range, Cerro San Miguel, Salcantay ve Urubamba Nehri’nin etkileyici bir manzarasını sunan bir balkona veya duvarlı, dolu platforma açılır.Batıya bakan duvarda, gözle görülür yapı kanıtı olmayan geniş, hafif eğimli bir alana bakan nişli iki açık oda vardır. İki nişli kısa bir duvar, kuzeybatı köşesinden sekiz fit öteye uzanır ve ön platforma giden açılı bir geçit oluşturur. Yakınlarda, duvarlarla çevrili bir yol Urubamba’ya ve nehir kenarındaki Intihuatana tapınağına doğru iniyor.Bina kardinal hizalıdır. Doğu cephesi ve kapısı, aşağıdaki Urubamba Kanyonu’ndaki Intihuatana adlı huaca bölgesi ile aynı hizada, Machu Picchu Dağı’na bir görüş hattına odaklanıyor. Bu, üç konumdan herhangi birinde bir izleyici için ekinoks sırasında güneşin izlediği görülebilecek çizgidir. Veronica ve Salcantay’ın buz zirveleri de görülebilir.Cerro San Miguel’in zirvesi, tapınaktan 60 derecelik bir azimutta yer almaktadır. Güneş, Haziran Gündönümü sırasında Huayna Picchu üzerinde doğacak ve ilk görüntülendiğinde Cerro San Miguel zirvesine yakın bir yerde görülecekti. Tapınaktan hem Haziran gündönümü hem de ekinoks törenleri yapılabilir.Overlook Tapınağı’nın alışılmadık bir özelliği, Llactapata Güneş Tapınağının (Sektör I) uzun eksenlerinin uzantısına, Bölge II’nin olası moya’sına ve Bölge III’ün usnusuna yakın olmasıdır. Haziran Gündönümü gün doğumuna bakan Güneş Tapınağının avlusunda duran bir kişi, Overlook Tapınağı’nın güneşten 90 derece uzakta olduğunu görecektir. Tersine, Overlook Tapınağı’ndaki bir izleyici, ekinoks sırasında yükselen güneşe dik açıda Güneş Tapınağına sahip olacaktı.İlk olarak 1982’de kısa bir taslak halinde bildirilen ancak haritası çıkarılmayan bu yalnız, alışılmadık yapı, Llactapata arkeolojik bölgesinin en önemli törensel özelliği gibi görünüyor (Drew 1982). Ortam, inşaat, tasarım, dış nişler ve platform mirador, binanın önemli bir tören amacı vardı.

Machu Picchu dahil genel harita
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_01_small.jpg

Ekinoks ve gündönümü hizalamalarıyla ilişkili kutsal topografik özelliklere yönelik görüş hatları, güneş ritüellerinin ve törenlerinin birincil faaliyetler olduğunu göstermektedir. Kutsal Urubamba Nehri, Wilcamayu’daki huaca Intihuatana’dan Mt Machu Picchu’ya geçen, doğrudan doğuya yönlendirilmiş bir görüş hattı özellikle önemlidir. Intihuatana sitesi henüz incelenmemiştir. Bingham tarafından bildirilen özellik araştırılmamıştır (Bingham 1913).Bir başka doğu-batı hizalaması, aşağı Llactapata sırtındaki Genel Bakış olarak adlandırdığımız izole yapıyı içerir (Bölge V: Şekil 5). Doğu balkonu Machu Picchu tepesine bakar ve Bingham’ın başka bir intihuatana olarak adlandırdığı Urubamba Kanyonu’ndaki bir taş tapınağın veya usnu’nun manzarasını sunar. Intihuatana sitesi, büyük bir oyulmuş kaya, bir platform, su kanalları, su hortumları ve havzalardan oluşur. Mabedin güneye birkaç metre yer değiştirmesi, Intihuatana’dan bakıldığında Overlook’un kanyonun uçurumlarının arkasında kaybolmasına neden olacak ve bu da ara görünebilirliğin önemini ortaya koyacaktır. Llactapata ve Machu Picchu’daki yapılar arasında başka görsel bağlantılar da vardır. Rahibin Machu Picchu Evi, Llactapata’ya ve Aralık gündönümünde batan güneşe yöneliktir. Huayna Picchu’daki üç pencereli ev, Llactapata sırtına bakar ve sırtı taklit eden bir huaca içerir.Bununla birlikte, Overlook Tapınağı ile Machu Picchu Dağı arasındaki neredeyse orta yol noktasındaki konum, bir gözlemcinin Dağın yakınında güneşin doğuşunu ve daha sonra ekinoks sırasında tapınağın yakınında gün batımını görmesine izin verecektir. Reinhard ve diğerleri, Machu Picchu’nun inşaatçıları için Mt Machu Picchu’nun önemini gösterdiler (Reinhard 2002, Ziegler-Malville 2003). Overlook Tapınağı’nın bu önemli özelliklerle ilişkili olarak yerleştirilmesi ona özel bir önem verir.

Llactapata yamacının arkeolojik bölgeyi gösteren fotoğrafı
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_02.jpg
Bölge I ve Bölge III İlişkisi
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_05_small1.gif

Llactapata site planı
https://www.bibliotecapleyades.net/imagenes_arqueo/machupic08_17.gif

Machu Picchu dik bir dağ sırasındaydı. İnka bundan faydalanarak istilacılara taşları uçurumlardan aşağı yuvarlayarak konumlandırdılar, başka yerlerde çok kullandıkları bir stratejiydi.(Bingham, 194) Ayrıca komşu Huayna Picchu’da askeri mevzileri vardı ve Machu Picchu Dağları yaklaşan herhangi bir saldırganın yanı sıra ana patikayı tespit etmek için buraya. Yollardan birinde çıkarılabilir bir asma köprü bile vardı. Ek olarak, yanındaki duvar ön kapı bir köşeyi dönüyor ve yolun yanından geçiyor,İnka’nın savunmacıları kayalarla vurmasına ve koç saldırılarını durdurmasına izin veriyordu.


İnkalar, herhangi bir binaya başlamadan önce, esas olarak antropometriye dayalı ölçüm sistemlerini kullanarak (insan vücuduna ilişkin önlemler: kollar, dirsekler, ayaklar, basamaklar, açıklıklar, vb.) eskizler, çizimler, ölçekli modeller ve maketler gerçekleştirdi. Ve bunun kanıtı olarak , neredeyse tüm arkeoloji müzelerinde pek çok model bulabiliriz.

Şimdiye kadar dünyadaki başka hiçbir modern uygarlık, Quechua’ların dünyanın bu bölgesinde çalıştığı teknik, yetenek ve kolaylığı yakalayamadı. İnkalara, dengeli bir sosyal organizasyon, taşları işlemek için muhteşem bir alan, gelişmiş tasarım bilgisi ve kıtanın diğer kültürlerinin etkisi olmadan kendini organize etti. Bu, dünyanın en gelişmiş medeniyetlerinden birini geliştirmelerine izin verdi.

Mchu Picchu’nun içinden bir kare
https://www.boletomachupicchu.com/gutblt/wp-content/images/maquetas-machu-picchu.jpg

TAŞ NASIL İŞLENDİ?

Taşların mükemmel bir şekilde oyulmuş, onları bir arada tutacak hiçbir yapıştırıcı olmadan tam olarak oturması için nasıl yaptıklarıyla ilgili hala sorular var.Mantıksal olasılıklar dahilinde bazı varsayımlar vardır.En erişilebilir olanı, normal duvarlarla yavaş ama etkili bir çalışmayı gösterir.Cusco’nun birçok bölgesinde, alt yüzlerine göre küçük taş çekiçlerle hafifçe vurularak üst yüzlerin oyulduğu yerlerde,dikkatlice aşağıya doğru başlar, burada üst sıraların uygulanışı en zor olanıdır, çünkü taşların etrafındaki diğer sıralarla mükemmel bir şekilde uyması gerekmektedir.Nispeten basit bir görevdir, taşlar küçük, çünkü çıkarılabilirler ve kaldırılmaları gerekir; ama yüzlerce ton taşı nasıl yaptıkları hayret edilesidir.

Machu Picchu’da mükemmel taş işçiliği
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/5/5e/Machu-picchu-c15.jpg/1920px-Machu-
picchu-c15.jpg


Araştırmalar, İnka inşaatçılarının kullandığı hafif malzeme modellerinin, belki de kilin olduğunu gösteriyor.Bu yöntemi kullanmak, büyük kayalarla çalışmayı büyük ölçüde kolaylaştırırdı. Araştırmacılar arasında yeri olmayan bir başka olasılık da, istenen şekle uyacak alanın ölçüsünü almayı içeren güncel bir teknik kullanabilmeleridir, ancak bu, özellikle de bunların çoğu varsa, binlerce kilo ağırlığındaki taşları hareket ettirme sorunu olacaktır.

Çoğu durumda İnka duvarlarının büyük taşlarının çoğunun yüzlerinin alt kısmında çift çentik vardır. Sacsayhuaman’da (Peru’nun Cusco şehrinin hemen yakın çevresinde bulunan İnka kalesi harabeleridir.), inşaat sırasında taşların taşınmasını ve kaldırılmasını kolaylaştıran sebep,bu çentikler görülebilir. Cusco’daki Qoricancha, duvarın iç kısmının yarım daire şeklinde olduğu (güneş tamburu olarak bilinir) ve trapez nişin etrafını saran çok nadir bir kalıplama gösteren bazı istisnai durumlar takdir edilmektedir; blokların bu şekilde ele alınması gerekmediği, ancak bazı dini anlamlarının olması gerektiği açıktır.

Sacsayhuaman
https://media-cdn.tripadvisor.com/media/photo-s/17/b7/47/c9/sacsayhuaman-es-una-de.jpg

KİM TARAFINDAN VE NEREDE TAŞ İŞLENDİ?

İnka Şehri Machu Picchu’nun batısında, büyük miktarlarda taş çıkarılmış.Taş ustaları burada taş çekiçler, levyeler ve bronz alaşımlı keskilerle çalıştılar. Hassas kesimler yapmak için kayadaki doğal çatlakları kullandılar. Yapım aşamasında olan binalara taşınan çeşitli boyutlarda granit bloklar çıkarıldı. Hayvanların sürüklenmemesi (ateş bu amaç için kullanışlı değildir) ve tekerlek bilinmediği için nakliye insan gücüne dayanıyordu. Bu, taşıyıcı eksen olarak kullanılan normal ağaç gövdeleri ile yapıldı, aynı zamanda itişi tamamlamak için kaldıraç görevi gören kayalar ve tahta çubuklar da kullanıldı. Kaldıraçlar, taşta karşılıklı bir hareket oluşturmak için akıllıca kullanıldı ve özellikle de halatları çeken bir grup işçi tarafından yer değiştiren blok çok büyükse, o kadar işe yarayabilirdi. Rampalar ve oluklar, mahalledeki devasa taşları daha yüksek bir yere tırmanmak veya bir duvara hizalamak ve kaldırmak için aynı zamanda geçici kullanım için inşa edilmiş, söz konusu rampalar taş ve toprakla inşa edilmiş ve daha sonra kaldırılmıştır. Bunlardan biri, sözde Kutsal Kaya’nın yanında bulunan Bitmemiş Tapınak’ta hala görülebiliyor.Bu tapınak İnka Şehri’nden ayrıldıklarında yarı inşaat halindeydi.

Machu Picchu’daki Cantera, taşların işlendiği bir yer
https://www.boletomachupicchu.com/gutblt/wp-content/images/cantera-en-machu-picchu.jpg

DUVAR TİPLERİ
İnka zamanlarında çeşitli duvar türleri vardı, ana, şu beş temel türden bahsedebiliriz:

-Rustik veya “Pirka”: Kaba taşta işlenmiş, basit bir şekilde oyulmuş ve yerleştirilmiş (fazla özen gösterilmeden); boş alanları küçük taş ve çamurla doldurulmuş.Sıradan insanlar için depo, teras ve evlerin yapımında kullanıldı.

-Hücre tipi: Küçük poligonal kireçtaşından yapılmış,bal peteği görünümünün yapısına benzer.Bu türün güzel örneklerini Chinchero, Tarawasi, Qolqanpata, vb. bulabiliriz.

-Geliştirilmiş Tip: Magmatik kayalarla çalışıldı. Bu tür yapıların en iyi örnekleri şunlardır: Ollantaytambo’daki Ana Tapınak, Machu Picchu’daki Üç Pencereli Tapınak, Cusco Hatun Rumiyoq ve diğerleri.

-Sedimanter veya İmparatorluk Tipi: Temelde orta büyüklükte taşlarda işlenmiş, düzgün yükseklikte, sıralar halinde yatay olarak konumlandırılmış, tamamen dikdörtgen izlenimi verir. Mükemmel bir montajla güzel cilalanmış kenarlar oluşturmuşlardır, böylece bir tıraş bıçağı veya hatta bir kağıt parçası koymak imkansızdır. Taşların taşınmasını ve taşınmasını kolaylaştırmak için çok ince bir kil ızgara sıvı hale getirilmiş görünüyor.

-Cyclopean Tip: Megalitik olarak da bilinir, çoğu 8,5 m’ye ulaşan devasa kayalar ile karakterizedir. Yüksektir, bunlardan bazıları Saqsaywaman’da veya Ollantaytambo’daki Ana Tapınak’ta görülebilir.


Machu Picchu’da duvar türleri
https://www.boletomachupicchu.com/gutblt/wp-content/images/paredes-en-machu-picchu.jpg

BAŞKA HANGİ MALZEMELER KULLANILDI?

Kerpiç : Tawantinsuyo imparatorluğundaki birçok bina, hatta tüm şehirler bu malzemeyle inşa edildi. Lima’nın güneyindeki Pachacamaq’ın durumu buydu. Bu “tuğlalar”, bölgedeki (ichu) samanla karıştırılmış iyi toprak (killi) ve alpaka yünü ile nadir durumlarda işlenmiştir. Malzemeler su ile karıştırılarak güneşte kurutulmadan önce dikdörtgen kalıplara yerleştirildi.

Peru’nun yaylalarında yine de hammaddelerine erişim kolaylığı nedeniyle tercih edilen, bu tür yapılar dayanıklı, duvarları sıva ile kaplı ve kiremit ile korunan kerpiç yapılar inşa edilmektedir.

MACHU PICCHU NASIL İNŞA EDİLDİ?

İnka şehri Machu Picchu şüphesiz gerçek bir mimari ve mühendislik parçasıdır. İnkaların çok az aleti olmasına rağmen, sahip oldukları bilgiler sayesinde, özellikle sert bir malzeme olan granit duvarları tutan yüzlerce teras oluşturabildiler. Drenaj sistemleri sayesinde bu duvarlar inşa edildikten çok sonra da bozulmadan kalır ve bu medeniyetin ustalığını gösterir.

Ruth Wright’ın dediği gibi, “Machu Picchu’nun binaları bile uyum içindeydi dağ zemininde. “

Machu Picchu terasları
http://ingeoexpert.com/wp-content/uploads/2020/01/machupicchu-2-845×667.jpg

Machu Picchu, basit aletler kullanılarak deniz seviyesinden kabaca 2.420 metre yükseklikte bir dağ sırtı üzerinde MS 1450 civarında inşa edildi. Harabelerden yaklaşık 200 yapı hayatta kaldı – hepsi çağlar boyunca ahşap, sazdan çatılarını kaybetti. Ancak mükemmel kesilmiş granit taşlarda çürüme durdu. Bunlar İnka masonlarının inanılmaz becerilerini sergiler. Harçsız taş yerleştirme tekniği olarak bilinir. İnka, harç kullanmaktan kaçındı çünkü gevşek donanım depreme karşı daha dirençliydi ve tüm Urubamba Vadisi bunları deneyimlemeye meyilliydi.

Rio Grande do Sul Federal Üniversitesi’nden (Brezilya) Rualdo Menegat tarafından yapılan jeo-arkeolojik bir analiz, İnkaların Machu Picchu’yu kasıtlı olarak bir tektonik faylar ağı üzerine inşa ettiklerini belirledi. Çatlak, kayaları düzlemler boyunca kırılmaya yatkın hale getirdi ve bu da onları oymak için gereken enerjiyi azalttı. Öte yandan, çatlaklar eriyik su ve yağmur suyunun doğrudan bulunduğu yere yönlendirilmesine neden oldu. Bu nokta aynı zamanda çığ riskini de önledi ve savaşçı olan Chanca kültürüne karşı bir savunma görevi gördü.

Machu Picchu Mimarisi
https://www.boletomachupicchu.com/gutblt/wp-content/images/paredes-en-machu-picchu.jpg

Uzun zamandır tartışılmasına rağmen, İnkaların stratejisi, var olduğu beş yüzyıl boyunca korunmasına izin verdi. Bu uygarlığın ileri düzeydeki bilgisine uygun hale getiren inanılmaz tekniklerin bir kanıtı.

En şaşırtıcı kısım: Çelik ve diğer sert metaller İnkalar tarafından bilinmiyordu. Taşları -daha öncelerde bahsedildiği gibi- yakındaki taş ocaklarından bronz aletler ve daha sert taşlar kullanarak kestiler. Taşların üzerinde bırakılan alet izlerine bakılırsa, İnkaların taşları döverek şekillendirmeleri ve gerçekten kesmemeleri en olasıdır.

http://ingeoexpert.com/wp-content/uploads/2020/01/machupicchu-4-845×666.jpg

Su kaynağının ustaca bir toplama sistemi vardır. Bu sistemde yeraltı suyu yamaçtaki kaynaktan geçirgen bir toplama duvarından geçerek bir hendeğe, ardından kanalın kendisine akar. Kanal, dakikada en fazla seksen galon veya üç yüz litre alabilir. 749 metre uzunluğunda, yaklaşık 5 inç (13 santimetre) derinliğinde ve yaklaşık 4 inç (12 santimetre) genişliğinde. Muhtemelen kil ile kapatılmış boşlukları olan taştan yapılmıştır.
Kanal, tarım alanı boyunca kendi terasında uzanır, Kuru Hendek üzerinden köprüler tek bir taş levhadan yapılmış bir su kemeri üzerinde ve ana duvarı geçmektedir. Ardından, ilk çeşmenin musluğundan çanağına ve sonraki 16 çeşmeden akar. Çeşmeler bugün bile çalışıyor.(Wright, K. 32)

Ana kanaldan su almak için tasarlanmış ikinci bir tamamlanmamış kanal da var.
İçlerine kanallar oyulmuş taşlardan yapılmış olmasının aksine tabanı ayrı taşlardan yapılmış.

İşçiler,inşaat sürecinden kalan taş yongaları,Ana Meydan’daki yerin altına koyarlar.Çünkü yoğun yağmur suyu bunların katmanlarından geçebilir.Kraliyet Konutu ve Condor Tapınağı altındaki alanlar, drenajın yanı sıra istikrar konusunda da yardımcı oluyor.Drenaja yardımcı olan diğer özelliklerse, bazı duvarlardaki delikler ve yerleşim alanı dışında ve teraslardan uzakta yağmur sularının toplandığı Kuru Hendek.

İnka, Machu Picchu’yu yapmak için şu araçları kullandı: gümüş çekül göğüsleri, taş çekiçler ve bronz baltalar, keskiler ve levyeler. Bingham, baltaları kesmek için kullandıklarını düşünüyor.Ayrıca çekiç taşlarının ve kumun buradaki taşları şekillendirmek için yeterince iyi olduğu deneysel olarak kanıtlanmıştır. Levyeler onları hareket ettirecek kadar iyiydi.

https://i.ytimg.com/vi/Pi-y_SZTdhU/maxresdefault.jpg

Kenneth Wright, halatlar veya yatay ahşap merdiven sistemi kullandıklarını söylüyor. Daha büyük yapı taşlarını hareket ettirmek içinse kolları ve kızakları. Birçok yerde, taşlar yapboz parçaları gibi birbirine uyar. Bazı yerlerde duvarlarda herhangi bir harç bile kullanılmasa da diğer yerlerde kil harcı vardır.


Çatı sazları, ızgaralardan çıkıntı yapan taş mandallara bağlanmıştı.Ve duvarların kenarlarında taş gözlere tutturulmuş ahşap çerçeveler vardı.

Antik şehirde taş pencere
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/64/Stone_windows_macchupichu.jpg/800px-Stone_windows_macchupichu.jpg

Buradaki kapılar,nişler ve pencereler yamuk şeklindedir.Ve Ana Kapı ile Kraliyet Kapısının ikisinde de oldukça büyük lentolar vardır.Diğer kapılar önem belirtmek için çift pervaza sahiptir.Ara sıra kapıların yanında parmaklıklar görülür.İçten bağlı halatlarla delikten içeri girebilir, duvarın içinde U dönüşü yapabilir ve aynı taraftan geri çıkılabilir.

Ana Kapının üstünde taş bir yüzük vardı ve Hiram Bingham tarafından önerilen bir teoriye göre; yatay direk, lento üzerindeki halka dikey bir direğin dik kalmasına yardımcı olurken – her ikisi de birbirine tutturulmuş kütüklerden yapılmış bir kapı kapandı.

GÜNEŞ TAPINAĞI

Hiram Bingham, Güneş Tapınağı hakkında şunları söylüyor: “Duvarı temizledikten sonra zamanının en deneyimli ustasının burada inşa ettiğini keşfettik. Amerika’nın en güzel duvarı, deneme meydanı şeklinde inşa edilmiş ve tapınak ile bir rahibin evi olabilir. “(217) Diğer kaynaklar bunun en azından en iyi duvar olduğu konusunda hemfikir.

Sadece rahiplerin ve diğer yüksek rütbeli İnkaların, tüm Machu Picchu’daki en kutsal tapınaklardan biri olan Güneş Tapınağına girmesine muhtemelen izin verildi. Doğal ortama uyarlanan tapınağın benzersiz yarı dairesel yapısı, muazzam bir granit kayanın üzerine inşa edilmiştir ve yamuk pencereli bir kule vardır. Bu kutsal tapınakta İnkaların Güneş Tanrısı Inti’ye taptığına ve bir kraliyet mezarı olarak hizmet etmiş olabileceğine inanılıyor.
Güneş Tapınağı muhtemelen başka amaçlara hizmet etmiş olabilir:

– Güneş Gözlemevi

– Kurban Merkezi

-Altın?

-Türbe

Güneş Gözlemevi: 21 Haziran’daki kış gündönümünde güneş ışığını yakalamak için Güneş Tapınağı’nın yamuk bir penceresi kıvrımlı duvar boyunca konumlandırıldı.

Güneş Tapınağı’nın penceresinden içeriye giren güneş ışığı
https://live.staticflickr.com/4143/4764913854_a0d4123e84_b.jpg

Kurban Merkezi: İnka rahipleri kurban törenleri yapmakla görevliydi. Hayvanları öldürerek, midesini ve ciğerlerini okuyarak geleceği görebilir ve her türlü felaketi önleyebilirlerdi. Machu Picchu’daki Güneş Tapınağının konumu stratejikti çünkü İnkalar, en yüksek noktada gökyüzüne ulaşmak ve Tanrılarını onurlandırmak için ritüel ve törenler yapmak için en iyi konumda olduklarını düşünüyorlardı. Hiram Bingham tarafından yapılan araştırmalara göre, Güneş Tapınağı, İnka’nın Güneş Tanrısı İnti’ye taptığı Cusco’daki Koricancha’ya veya Güneş Tapınağı’na benziyor. Bingham, Machu Picchu’daki Güneş Tapınağı’ndaki iki pencerenin, yılın en uzun ve en kısa günleri olan yaz ve kış gündönümleriyle ilişkili olduğu sonucuna vardı. İnkalar, güneşin hareketini ve gece yıldızlarının Tapınak’taki konumlarını gözlemleyerek, mahsul yetiştirmek için en iyi zaman ve hasat için faydalı ipuçları hakkında daha iyi kararlar vermek için gördüklerini muhtemelen uyguladılar.

Kurban Merkezi
https://panamnotes.com/wp-content/uploads/2011/09/IMG_0533.jpg

Altın: Efsaneye göre El Dorado (Altın Şehir) kasabası Machu Picchu’daydı, ancak diğer efsaneler El Dorado’nun Kolombiya’da Tapınak’tan çok uzakta olduğuna işaret ediyor. Güneş Tapınağı’nın içinde, İnka zamanında rahiplerin ritüelleri ve fedakarlıkları yaptığı ve İnkaların kutsal içeceği olan chicha’yı sunan bir sunak olarak kullanılan bir taş vardır. Tapınağın kenarlarından biri La Casa de la Ñusta (Prensesin Evi) olarak bilinmesine rağmen, araştırmalara göre orada hiçbir prenses yaşamamıştır. Sıra dışı bir yapıya sahip, birçok kapısı ve nişleri olan bir yapıdır.

La Casa de la Ñusta
https://www.machupicchu.biz/imagenes/articulos/templo-nusta/recinto-princesa-inca.jpg

Türbe: Güneş Tapınağı’nın altında doğal bir mağara var.İlk olarak, bu mağaranın İnka Pachacutec’in kalıntılarını içerebileceğine inanılıyordu, ancak daha yeni araştırmalar, alanın muhtemelen Dünya Ana’nın onuruna törenler yapmak için kullanıldığını gösteriyor.

Güneş Tapınağı
https://cdn.pixabay.com/photo/2015/04/03/00/12/machu-picchu-704523_960_720.jpg

INTIHUATANA GÜNEŞ SAATİ

Her kış gündönümünde güneşi hassas bir şekilde gösteren astronomik bir saatle ilişkili bir ritüel taşıdır.

İntihuatana güneş saati
https://www.explorandes.com/wp-content/uploads/2018/03/intihuatana-machu-picchu.jpg

ÜÇ PENCERELİ TAPINAK: Bu ilginç bina Güneş Tapınağı’na yakındır ve alan ile vadinin etkileyici manzarasına hakimdir.Üç pencereli tapınak, evrenin pencereleri, bu yapıların nasıl mükemmel hale getirildiği ve sonsuza dek sürdüğü, iri ve aynı zamanda ana meydana yakınlığı nedeniyle çok önemli bir yer . 5 pencereden sadece 3’ü kaldı ve bu 3 pencere dünyanın her bir bölümünü temsil ediyor: Yeraltı (Uku-Pacha) cennet (Hanan-Pacha) ve şimdiki veya gerçek zaman (Kay-Pacha). Bu pencereler aynı zamanda İnka nüfusunun günlük yaşamında önemli bir olay olan güneşin doğuşunu da temsil ediyor. Üç pencereli tapınak, Cusco şehrinin 80 km’sinde, Vilcanota veya Urubamba Nehri’nin bir tarafında, yapısının birçok teorisi var, bazıları popüler folklora ait, diğerleri ise tarihi.

Üç Pencereli Tapınak
https://www.theonlyperuguide.com/wp-content/uploads/2014/07/Temple-of-the-3-Windows-2.jpg

İlk teori, çok önemli ve kutsal bir yer olduğu için buranın oraya vardığında İspanyollardan saklandığı gerçeğiyle ilgiliydi. Diğer teori ise bu 3 pencerenin eski bir efsaneye göre 3 Ayar kardeşlerin İmparatorluğu kurmak için çıktıkları yer olan Tamputocto Dağı’nın rekreasyonu olmasıdır.

Tarihsel gerçekler, birçok antropolojik çalışmanın, Hiram Bingham’ın Kutsal Alan’a gelmeden önce buranın bilindiğini, kredisinin çoğunu aldığını, çünkü taşa kazınmış 3 isim olduğunu ve tarihin 14 Temmuz 1902 olduğunu gösterdiğidir.

Burası, 1940-1942 yıllarında, Paul Fejos önderliğindeki Wenner gren bilimsel keşif gezisi tarafından bulundu ve daha sonra çalışmaları Arkeolog Julio C. Tello’ya çalışmaya devam etme görevini vermek üzere bıraktı.
İnkaların bedenini ve zihnini temizlediği, banyolarda her türlü ağrı ve hastalığı iyileştiren minerallerin bulunduğu, hamam sayılan birçok yapıya sahiptir. Bunun inşa edilme şekli, oyulmuş taşın ihtişamından ve hassasiyetinden o kadar mükemmel kaçınabilir ki, üst üste konulan kayaların arasına hiçbir jilet, saç bile giremez.

KAYNAKÇA:

FRESKLER TAPINAĞI

YASEMİN YILMAZ

The Temple of the Frescos and the Great Palace in Tulum in Quintana Roo,  Mexico | Steve's Genealogy Blog

Frescoes Tulum (Freskler Tapınağı), Güney Meksika`daki Yucatan yarımadasında bulunur. Tulum duvar veya çit anlamına gelir ve şehri üç taraftan koruyan 380 x 170 metrelik dikdörtgen duvarı ifade eder.

AHENK

Yapı elemanlarının bir araya gelmesiyle güzel bir biçim oluşturmasıdır. Venustas (güzellik) ilkesi başlığı altındadır.

Tapınak adını içinde bulunan tanrı, yılan ve adak tasvirlerinin bulunduğu duvar resimlerinden alır. Ana hatları siyahla boyanan bu fresklerde kırmızı, yeşil, sarı renkleri hakimdir ayrıca Maya glifleri de bulunur ve MS 11. veya 12. yüzyıllarda işlendiği düşünülmektedir.

Temple of the Frescos, Tulum - Stock Image - C004/7889 - Science Photo  Library

İki katlı, küçük bir yapıdır. Birinci katta iki oda ve 4 sütun bulunur. Ayrıca ortada tanrı figürü olmak üzere 3 adet niş bulunur.

Tulum Nişlerinde Fresk Tapınağı

Tapınağın köşelerinde tanrı Itzamna`ya ait sıva ile modellenen maskeler bulunur. Tapınak sıvasında kullanılan renkler beyaz, mavi, kırmızıdır. Yaşamı, ölümü ve savaşın farklı yönlerini temsil eder.

Tulum'daki Fresk Tapınağı Köşesi

İkinci katta ise kırmızı el izleri ve kapının üzerinde Azalan Tanrı`yı temsil eden bir niş vardır. Bu kat tapınağa sonradan eklenmiştir.

çizim bana aittir.

Tapınak alçaktır bu sebeple yataylığını vurgular. Duvarlar dışa doğru eğimlidir ve kendine has bir etki yaratır ayrıca tavanı taşıyan ağır taşlardan oluşan duvarlar bulunur.

File:Wall & Fresco Detail - Temple of the Frescoes (Templo de los Frescos)  (8424834224).jpg - Wikimedia Commons

TASARIM

Kompozisyonda yapının niteliğine uygun estetik bir ifade kazanmasıdır. Firmistas (dayanıklılık) ilkesi başlığı altındadır.

Önde dört, yanda ise iki adet sütun bulunur. Sütunlar daha çok taşıyıcı görevi görür ve kaideye oturmaz. Sütun başlığı bulunur. Lentolar, cepheye göre daha girintilidir. Nişler frize eklenmiştir.

Tapınağın alt katının genişliği yüksekliğinin 2.5 katıdır. Aynı şekilde tapınağın alt katının genişliği, üst katından 1.5 birim fazladır. (sütun yüksekliğinden yola çıkarak birimlere ayrılmıştır.) Bu oran sistemi tapınağın her elemanının bütünüyle uyum içinde olmasını sağlar.

SİMETRİ

Yapı elemanlarının uyumlu birlikteliği ve parça ile şemanın bütünü arasındaki doğru ilişkidir. Venustas (güzellik) ilkesi başlığı altındadır.

Sütun yüksekliğini baz alacak olursak sütunlar arasında, antae genişliğinde, lento ve friz yüksekliğinde, üst kapının genişlik ve yüksekliğinde aynı oranları görebiliriz. Alt ile üst katın yükseklikleri aynıdır. Ayrıca alt ile üst kat arasında kalan iki taraflı ve aynı orana sahip olan boşluk, yapıyı simetrik algılamamızı sağlar.

DÜZENLEME

Yapının her elemanını ayrı ayrı doğru orantılama ve yapının tamamıyla simetrik olarak kıyaslamaktır. Vitruvius`un firmistas (dayanıklılık) ilkesi başlığı altındadır.

Sütunlar arası 1,5 sütun çapının sığabileceği bir tapınaktır. Vitruvius buna Pyknostylos tapınak türü demiştir. Sütunların yanında antae`ler bulunur ve kutsal odaya giriş geniş bir pronaos ile sağlanmaktadır. Planda ise genişlik tapınağın eninden 1.5 birim fazladır. Kapılar yukarı doğru daralır bunun nedeni yükü olabildiğince azaltmaktır.

Tapınağın günümüze kadar gelmesinin en büyük sebebi taşıyıcı elemanların, yapının tamamıyla orantılı bir şekilde düzenlenmiş olması ve koruyucu bir katman görevi gören sıvadır. Ayrıca temelde kullanılan taş platform da bu dayanıklılığı destekler.

Temple of the Frescoes at Tulum, Quintana Roo, Mexico Stock Photo - Alamy

DAĞITIM

Kaynakların ve inşaat alanlarının doğru yönetiminin yanı sıra ailelere, daha zengin kesime veya farklı makamdaki kimselere yönelik planlamalar yapmaktır. Çünkü her yapının ihtiyacı ve tasarımı farklıdır.

Malzeme olarak platformda taş, Tapınakta ise kolay temin edilebileceği ve işlenebildiği için kireç taşı kullanıldığı düşünülmektedir. Ayrıca bu malzemeyi toz haline getirip sıva olarak da kullanmışlardır ve ekonomik anlamda fayda sağlamıştır.

Tulum

UYGUNLUK

Yapının emsaline uygun, bulunduğu yerin kültürüne, geleneğine göre tasarlanmasıdır.

Bu tapınak, Pantheon tapınağında olduğu gibi şehrin üzerinde değildir. Şehir merkezindedir ve bu sayede her kesimden insana hitap eder. Tapınağın ayrıca gözlemevi olarak da kullanıldığı sanılmaktadır.

Tulum Meksika- ExplorationVacation.net

Tapınak yönü tanrı tasvirleri batıya bakacak şekildedir. Sebebi sunağa gelenler ve dua edenler tapınaktaki tanrı tasvirine bakarken doğuda olabilsin diyedir. Bu sebeple sunak da doğuda ve tanrı tasvirlerinden alçaktadır.

Tulum Ruins — Turquoise Petit Hotel Tulum

KAYNAKÇA

https://www.burnsland.com/seeing-the-temple-of-frescoes-in-tulum/

https://mayanpeninsula.com/templo-frescos-tulum-estructura-16/

https://insanveevren.wordpress.com/2011/05/07/maya-uygarliginda-mimari/

https://www.arquitecturapura.com/arquitectura-maya/

http://moleskinearquitectonico.blogspot.com/2012/12/tulum-y-lo-que-realmente-pasara-el-21.html

https://www.ancient.eu/Tulum/

https://tr.sumytourism.com/visiting-tulum-attractions

https://mediateca.inah.gob.mx/islandora_74/islandora/object/fotografia:284676

Mimarlık Üzerine- Vitruvius

Büyük Pakal Kraliyet Mezarı;YAZITLAR TAPINAĞI

HAZIRLAYAN;HACER ÖZDEMİR

MEKSİKA / CHIAPAS

Palenque, Meksika Federal Cumhuriyeti’nin Chiapas eyaletinde Usumacinta ırmağı yakınındaki eski bir Maya kentidir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Palenque

PALENQUE BÖLGESİ

1987 yılında UNESCO tarafından bir Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir. Palenque’deki Yazıtlar Tapınağı muhtemelen tüm Maya bölgesinin en ünlü anıtlarından biridir. Tropikal bir ormanın ortasında Palanque bölgesinin güney tarafında yer almaktadır. https://en.wikipedia.org/wiki/Temple_of_the_Inscriptions

Şimdi de Planque bölgesinin çekilmiş genel bir videosunu izleyelim.

https://vimeo.com/49578151
YAZITLAR TAPINAĞI ÖNDEN GÖRÜNÜM

Yazıtlar tapınağı ismini, duvarlarındaki 617 adet glif dahil olmak üzere Maya bölgesinin en uzun oyulmuş yazıtlardan almıştır.

Piramidin içinde 68 yıl hüküm süren Kral Pakal’ın cenaze odası vardır.M.S. 683 te buraya gömülmüştür.Kralın lahiti (taş tabut), Mezoamerika’da ( bir zamanlar Maya, Aztekler ve diğer ilgili kültürler tarafından işgal edilen Meksika ve Orta Amerika bölgesi) bulunan en güzel yeşim nesnelerden bazılarını içeriyordu. https://www.dkfindout.com/uk/history/mayans/temple-inscriptions/

https://www.youtube.com/watch?v=V4JSUaQUkN4&feature=youtu.be

Palenque bölgesi ve içindeki yazıtlar tapınağı ile ilgili genel bir bilgi verdikten sonra yapıyı Vitruvius açısından değerlendirerek işlevsellik, sağlamlık ve estetik yönleriyle ele alalım.

https://www.google.com/search?q=temple+des+inscriptions+plan%C4%B1&tbm=isch&ved=2ahUKEwj_qJHBxevtAhVEgqQKHdwkAHMQ2-cCegQIABAA&oq=temple+des+inscriptions+plan%C4%B1&gs_lcp=CgNpbWcQAzoECAAQEzoGCAAQHhATUJHZHljy6R5gluweaABwAHgAgAHIAYgB_gaSAQUwLjUuMZgBAKABAaoBC2d3cy13aXotaW1nwAEB&sclient=img&ei=bx7nX7-1DMSEkgXcyYCYBw&bih=722&biw=1536&rlz=1C1JZAP_trTR926TR926#imgrc=lvOxK_BObku43M

Tapınak, 21 metre yüksekliğe ulaşan sekiz üst üste binmiş basamaklı bir piramitten ve tapınağın kendisine giden eksenel bir merdivene sahip 9 derecelik piramidal bir platformdan oluşur. 

https://www.nuevomundo.fr/mexique/article-mexique/20/voyage-au-mexique–visiter-palenque-au-chiapas

Üst yapının dışa doğru 5 açıklığı ve neredeyse tamamen kaybolmuş bir sırt kreti vardır. Arka duvarında, piramit doğal bir tepeye bitişiktir.

Piramidin muazzam ağırlığı nedeniyle mezarın çökmesini önlemek için mimarlar, kulübe şeklindeki odayı çapraz tonoz ve girintili payandalar kullanarak tasarladılar . Önce arkadaki 3 odaya erişim sağlayan dikdörtgen odaya ulaşılıyor. https://en.wikipedia.org/wiki/ Temple_of_the_Inscriptions#Stier01

Düzenleme; yapı girişindeki kapı girişleri ve aralarında kalan duvar boyutları eşittir. kapı aralıklarına x dersek arka taraftaki iki küçük odanın biri 2x genişliğinde diğeri 3x genişliğindedir. Ortadaki daha büyük oda ise 5x genişliğindedir bu odanın daha büyük olması Pakal’ın mezarına buradan giriliyor olmasıdır. Ayrıca odaların ve koridor bölümünün en değerleri de birbirine eşittir.

Ahenk; görüldüğü gibi yapı planı gridal bir sisteme oturtulmuş ve öndeki 5 kapının boyutları eştir. aynı zamanda yapının piramit şeklinde oluşundan dolayı 8 basamaklı gittikce azalan ve sonunda tapınağın giriş kısmını oluşturan dikdörtgen alan sınırları belirgindir.

Simetri; yapının tüm bileşenleri kapı açıklığındaki orana göre şekillenmiştir. ayrıca her giriş bölümündeki duvarların boyutları birbirine eşittir.

İçeride, onu en uzun Maya metinlerinden biri yapan 617 glif bloğu oluşturan yazıtlarla süslenmiş üç büyük panel var. Bu metin Palenque’in 514 ile 672 yılları arasındaki hikayesini anlatıyor ama aynı zamanda mitolojik bir geçmişe ve geleceğe de giriyor. Son olarak metin, Kral Pakal’ın saltanatının oğlunun tahta çıkmasıyla sona eren belirli sayıda önemli olayını anlatıyor. Tapınağın adını veren bu yazıtlardır.

https://www.nuevomundo.fr/mexique/article-mexique/20/voyage-au-mexique–visiter-palenque-au-chiapas

Tasarım; tapınağın giriş duvarlarında Pakal ailesinin resim tasvirleri yer alıyor zaten tapınak Pakal’ın mezarı için yapılmış bir anıt niteliği taşıyor. Tapınağın iç kısmında bulunan yazıtlarla süslenmiş 3 büyük panel tapınağa ismini veriyor ve bu yazıtlar nedeniyle yazıtlar tapınağı olarak biliniyor. Ayrıca bu yazıtlar Palenque’nin hikayesini anlatması ve Kral Pakal’ın tahtını oğluna devretmesini anlattığı için tapınağın niteliğine uygun estetik bir ifade kazanmasına sebep oluyor.

Uygunluk; yazıtlar tapınağının kusursuz bir görünüşe sahip olmasının nedeni onun dor düzenine uygun olarak yapılmış olmasıdır. Bu düzende öndeki açıklıklar ve bu açıklıklar arası eşit orana sahiptir.

Tapınağın beş kapısı vardır ve kapıları oluşturan sütunlar Palenque’nin ana tanrıları, Pakal’ın annesi Leydi Sak K’uk ve Pakal’ın oğlu Kan Balam II’nin alçı tasvirleriyle dekore edilmiştir.


Tapınak açıklıkları, alçı kabartmalarla süslenmiş sütunlarla ayrılmıştır. Dört ana sütun üzerinde kollarında bir çocuğu (Pakal’ın oğlu Chan Balam) taşıyan kadın ve erkek temsil edilmektedir. https://www.nuevomundo.fr/mexique/article-mexique/20/voyage-au-mexique–visiter-palenque-au-chiapas

Tapınak duvarındaki alçı tasvirinden örnekler.

Dağıtım; Planque bölgesinin güney kısmında yer alan tapınağın mimarisi Planque mimarisinin tipik örneklerindendir. Hepsinde piramidal yapı dikdörtgen şeklindeki alanlardan oluşmakta, ayrıca yazıtlar tapınağındaki çatı tarağı günümüze ulaşamamış da olsa bölgedeki tüm yapıların üstünde bulunan bu çatı tarakları birbiri içinde bir uyum sağlıyor.

Tapınağın çatısı, Palenque mimarisinin tipik bir yapı elemanı olan bir çatı tarağı ile dekore edilmiştir. Hem tapınak hem de piramit, birçok Maya binasında olduğu gibi kalın bir sıva tabakasıyla kaplanmış ve boyanmış, büyük olasılıkla boyalı kırmızıyla kaplanmıştır.https://tr.eferrit.com/palenquedeki-yazitlar-tapinagi/

https://www.nuevomundo.fr/mexique/article-mexique/20/voyage-au-mexique–visiter-palenque-au-chiapas

Tapınağın tabanını kaplayan levhalardan birinin altında bulunan gizli bir geçitle Kral Pakal’ın mezarına erişiliyor.Mezar odası yaklaşık 9 x 4 metre (29 x 13 feet) olan tonozlu bir odadır. Merkezinde tek bir kireçtaşı levhadan yapılmış büyük taş lahit oturuyor. https://tr.eferrit.com/palenquedeki-yazitlar-tapinagi/

Taş bloğun yüzeyi kralın gövdesine oyulmuş ve daha sonra taş levha ile kaplanmıştır. Hem taş levha hem de Lahitlerin kenarları ağaçlardan çıkan insan figürlerini tasvir eden oyulmuş resimlerle kaplıdır.

En ünlü kısım, levhanın üst kısmında yer alan ve lahitleri kaplayan oyulmuş görüntüdür. Burada, Maya dünyasının üç seviyesi – gökyüzü, dünya ve yeraltı dünyası – Pakal’ın yeni hayata çıktığı hayat ağacını temsil eden bir haç ile birbirine bağlı.

Lahitin içinde, kralın gövdesi, yeşim ve kabuklu kulak tıkacı, kolye, bilezik ve yüzüklerle birlikte ünlü yeşim maskesi ile süslenmiştir. Sağ elinde Pakal’ın bir kare yeşim taşı ve solunda da aynı malzemeden bir küre bulunmuştur.https://tr.eferrit.com/palenquedeki-yazitlar-tapinagi/

KAYNAKLAR

https://tr.wikipedia.org/wiki/Palenque

https://en.wikipedia.org/wiki/Temple_of_the_Inscriptions

https://www.dkfindout.com/uk/history/mayans/temple-inscriptions/

http://www.latinamericanstudies.org/pacal.htm

http://www.mesoweb.com/articles/guenter/TI.pdf

https://www.nuevomundo.fr/mexique/article-mexique/20/voyage-au-mexique–visiter-palenque-au-chiapas

https://tr.eferrit.com/palenquedeki-yazitlar-tapinagi/

https://en.wikipedia.org/wiki/Temple_of_the_Inscriptions#Stier01

ANTİK BİR MAYA ŞEHRİ: UXMAL

HAZIRLAYAN: FATIMA ÇINAR

Uxmal, günümüz Meksika’sında bulunan klasik dönemin antik bir Maya şehridir. Meksika’daki Palenque, Chichén ve Calakmul, Belize’deki Caracol ve Xunantunich ve Guatemala’daki Tikal ile Maya kültürünün en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak kabul edilir. Doğu Yucatan Yarımadası’nın Puuc bölgesinde yer alır ve bölgenin baskın mimari tarzını en iyi temsil eden Maya şehirlerinden biri olarak kabul edilir. Önemi nedeniyle UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak belirlenmiştir.

https://www.locogringo.com/things-to-do/mayan-ruins/uxmal-ruins-yucatan

Meksika’daki Yucatán eyaletinin başkenti Mérida’nın 62 km güneyinde yer almaktadır. Binaları boyutları ve dekorasyonu ile dikkat çekiyor. Sacbes adı verilen eski yollar binaları birbirine bağlar ve aynı zamanda günümüz Meksika’sında Chichén Itzá, günümüz Belize’de Caracol ve Xunantunich ve günümüz Guatemala’da Tikal gibi bölgedeki diğer şehirlere inşa edilmiştir. Binaları, tipik Maya kulübelerinin temsillerine dayanan süslü frizlere açılan pürüzsüz alçak duvarlara sahip tipik Puuc tarzındadır. Bunlar sütunlar (kulübelerin duvarları için kullanılan sazlıkları temsil eder) ve yamuk şekiller (sazdan çatıları temsil eden) ile temsil edilir. Dolaşmış yılanlar ve çoğu durumda iki başlı yılanlar yağmur tanrısı Chaac’ın maskeleri için kullanılır; büyük burunları fırtınaların ışınlarını temsil eder. Açık dişlere sahip tüylü yılanlar, aynı insanlardan ayrılırken gösterilmiştir. Quetzalcoatl ve Tlaloc kültünü takip eden Nahua’nın etkileri bazı şehirlerde de görülüyor. Bunlar Puuc geleneğinin orijinal unsurlarıyla bütünleştirildi. Binalar, yükseklik kazanmak ve beş seviyeli Sihirbaz Piramidi ve 1.200 m2’den fazla bir alanı kaplayan Vali Sarayı dahil olmak üzere önemli hacimler elde etmek için araziden yararlanıyor.

https://cookjmex.blogspot.com/2010/04/uxmal-part-2-governors-palace-ball.html

Uxmal’ın popüler turistik beldesinde binaları sağlamlaştırmak ve restore etmek için çok fazla çalışma yapılmış olsa da arkeolojik kazı ve araştırma anlamında çok az şey yapılmıştır. Şehrin işgal tarihleri bilinmiyor ve tahmini nüfus (yaklaşık 15.000 kişi) olarak biliniyor. Uxmal, MS 850-925 civarında Geç Klasik Maya eyaletinin başkentiyken, şehrin ana inşaatının çoğu gerçekleşti. Yaklaşık MS 1000’den sonra Toltec işgalcileri yönetimi ele geçirdi ve çoğu bina MS 1100’de durduruldu.

KAYNAKÇA:

MEZOAMERİKAN MİMARİSİ

HAZIRLAYAN: FATIMA ÇINAR

Mezoamerikan mimarisi, en iyi kamusal, törensel, kentsel, anıtsal binalar ve yapılar biçiminde bilinen, Mezoamerika’nın Kolomb öncesi kültürleri ve medeniyetleri tarafından üretilen mimari gelenekleri kapsar. Mezoamerikan mimarisinin ayırt edici özellikleri, birbiriyle önemli ölçüde ilişkili olan bir dizi farklı bölgesel ve tarihi tarzı içinde barındırıyor olmasıdır. Bu stiller, Mezoamerikan kültür alanı, binlerce yıl boyunca yoğun kültürel alışverişin bir sonucu olarak Mezoamerikan tarihinin farklı evreleri boyunca gelişmiştir. Mezoamerikan mimarisi, çoğunlukla Eski Mısır’ın dışındaki en büyük bu tür yapılar olan piramitleriyle ünlüdür. İlginç ve yaygın olarak araştırılan bir konu, Mezoamerika’daki kozmovizyon, din, coğrafya ve mimari arasındaki ilişkidir. Pek çok kişi, Mezoamerikan mimarisinin birçok özelliğinin dini ve mitolojik fikirlerle yönetildiğini öne sürer. Örneğin, çoğu Mezoamerikan şehrinin yerleşimi, ana yönlerden ve bunların Mezoamerikan kültüründeki mitolojik ve sembolik anlamlarından etkilenmiş gibi görünmektedir. Mezoamerikan mimarisinin bir başka parçası da ikonografisidir. Mezoamerika’nın anıtsal mimarisi, dini ve kültürel öneme sahip imgelerle ve ayrıca çoğu durumda bazı Mezoamerikan yazı sistemlerinde yazılarla süslenmiştir. Binalar üzerindeki ikonografik süslemeler ve metinler, Kolomb öncesi Mezoamerikan toplumu, tarihi ve dini hakkındaki genel bilgilere önemli katkıda bulunur.

https://www.travelchannel.com/interests/history/photos/tour-sacred-mayan-ruins

Mezoamerikan dini sisteminin önemli bir kısmı, inançlarını somut biçimlerde kopyalamak ve aslında dünyayı inançlarının bir somutlaştırması yapmaktı. Bu, Mezoamerikan şehrinin, dini, efsanevi coğrafyada var olan aynı bölünmeyi- yeraltı dünyası ile insan dünyası arasındaki bir bölünmeyi- tezahür eden bir mikro kozmos olarak inşa edildiği anlamına geliyordu. Yeraltı dünyası kuzey yönüyle temsil edildi ve yeraltı dünyasıyla ilgili birçok yapı ve bina, örneğin mezarlar, genellikle şehrin kuzey yarısında bulunurdu. Güney kısmı yaşamı, geçim kaynağını ve yeniden doğuşu temsil ediyordu ve çoğu zaman şehir devletinin sürekliliği ve günlük işlevi ile ilgili yapıları içeriyordu, örneğin soyluları tasvir eden anıtlar veya yerleşim yerleri, pazarlar gibi. Kuzey / güney ekseninin iki yarısı arasında, genellikle dünya ağacını andıran steller içeren meydan, Mezoamerikan ekseni ve iki dünya arasında bir geçiş noktası görevi gören bir top sahası vardı.

https://www.smithsonianmag.com/science-nature/why-did-the-mayan-civilization-collapse-a-new-study-points-to-deforestation-and-climate-change-30863026/

Bazı araştırmacılar, dini sembolizmde Mezoamerikan anıtsal piramitlerinin dağları, stellerin ağacı, kuyuların top sahalarını temsil ettiğini ve cenotların yeraltı dünyasına erişim sağlayan mağaralar olduğunu iddia ediyorlar.

KAYNAKÇA:

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın